İlk kez böyle ayrı kaldık bu sütunlarda, zorunlu olarak tabii ki!
* * *
‘İncitmeyin, yaşam o kadar kısa ki…’ cümlesiyle bitirmiştim yazımı.
Gerçekten öyle!!!
Çok, çok kısa!
Işığı gördüm de döndüm desem yeridir!
Allah’a şükür, şu an sizlerleyim.
* * *
Geçen Pazar sabahı yazımı paylaştım.
Sonrası tam bir film şeridi.
Nefes alamıyordum, bitti o an her şey!
Ambulansın geldiğini hatırlıyorum.
Sonrası yok!
Işığı gördüm, kızlarımın kucağında boş bir çuval gibi yığılmışım hastanede.
Pazar günü, sabah saat 08.30
Gelişim Hastanesi Acil Servisi.
Kardiyolog Dr. Cuma Kurtdere büyük tesadüf eseri orada.
5 dakika zaman kaybı olsaydı…
Zamanla yarış.
Yoğun bakım.
İşte bu süreler film şeridimde yok!
Kendime geldiğimde, nasıl şükrettim!
Teşekkürler CAN doktorum!
Teşekkürler Gelişim Hastanesi tüm kadrosu!
Teşekkürler Hastane Sahibi Metin Yıldız!
Bir özel teşekkür de; rahatsızlığımın ilk anından itibaren yanımızda olan milletvekili kardeşim Abdulkadir Özel’e…
İskenderun Ortodoks Kiliseleri Vakıf Başkanı Can Teymur ağabeyime ayrı bir minnet borcum var. Hastaneye getirildiğim andan itibaren başucumda, saygıdeğer eşi Mery Hanımla birlikte gözyaşlarıyla dua etmişler ve beni hiç yalnız bırakmadılar.
* * *
Dualar var ya dualar…
* Kur’an okuyanlar
* Kiliselerde dua edenler, mum yakanlar
* Ziyaretlerde buhur yakıp dua edenler
* Ailemin ve çocuklarımın çırpınışları ve duaları
Alevi Kanaat Önderleri ve Kilise Papazları kardeşlerimin, sürekli arayıp okudukları o dualarını anlatabilmem mümkün değil.
‘İNSAN’ olmanın erdemini yaşamak!
Hepsi bu işte!
* * *
Karıncayı incitmem anlayışıyla yaşadım.
Fuzuli’nin dediği gibi ‘… Karıncayı bile incitmem’ deyip, ‘…bile’ aldatmacası hayatımda olmadı.
Hele hele, samimiyetsiz hiç olmadım!
İyi Pazarlar!
Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
Daha söyleyecek çok ‘SÖZ’ümüz var!