Belki de hayatın akışı buna mecbur etti!
* * *
Düşüncelere dalarken, mutluydu.
Gece mi?
Gündüz mü?
Bilemedi!
Bir gariplik var ama ne?
Sevmemeliydi!
Gönül kapısını çoktan kapatmıştı oysa!
ama…
Olmuyor işte!
Ne kalbine söz geçirebiliyor.
Ne ruhuna engel olabiliyor.
Heyecanın zamanı da belli değil ki!
Kalktı, bir özlemle.
Kendini seyretti bol bol!
Ayna, ona hiç yalan söylemedi.
Bir prenses var karşısında.
Kırışıklıklar bile ressamın fırçasıyla güzelleşmiş!
Yaşı ne kadar ilerlese de ‘dünyanın en güzel kadını’ o…
* * *
Şöyle bir iç geçirdi.
Yıllar öncesine gidebilseydi keşke!
Çok uzun bir zaman sonra kıpır kıpır olan yüreğiyle yolunu gözlediğini fark ettiğinde yavaş yavaş korkmaya başlamıştı.
“Ya duygusal bağlansam”
Beynini kemiriyordu adeta!
Sonrası ayrılık.
Gece ve gündüz birdi onun için!
Aynı an!
İkisini birden yaşıyor.
O kadar zor ki…
Hem gündüz, hem gece!
Bir şiirin dizeleri gibi mırıldandı:
“Bir yanda gündüz, bir yanda gece
Çok tatlı bir bilmece
Ruhumu kaplayan tek hece
Aşk…”
Ahhh şu deli sorular!
Bir ben miyim, senden gidemeyen?
Yoksa; sen misin bende kalan?
Bu soruları sorarken kendi ruhuna; bir yanda gece, bir yanda gündüz vardı yine!
* * *
İyi Pazarlar!
Sevgiyle ve huzurla kalın.