Siyasette halk ‘Samimiyet’ istiyor!

Genel başkanların yerele ziyaretlerini inceliyorum.

Utancından ellerini çocuk gibi birleştiren belediye başkanları, salt kendi görüşünden ibaret insanlardan oluşan topluluklarla buluşma ve ağırlamak için lüks otellerin planlanması.
Evet, tüm program bundan oluşuyor.

Öncelikle; Hatay’a gelen tüm siyasiler, ‘ağırlamak için günlerce hazırlık gerektiren misafir değil, buradaki sorunları meclise taşıma vazifesi olan görevlilerdir’ düşüncesiyle hareket edilmelidir.

Hep aynı isimler peşinde koşturuyor.
Bu ziyaretin başlığı ise “… halkımız ile buluştu.” oluyor.
Yanlış!

Kadın cinayetleri, deprem sürecinin gidişatı, gençlerin geleceğe dair endişeleri, vatandaşın mücadele ettiği ekonomik bunalım gibi konuşmamız gereken önemli konular varken; hiçbir siyasi isim çiçeklerle, tatlılarla karşılanmayı hak etmiyor!

Önce çıkarın şu üzerinizde size ağırlık yapan sıfatınızı da, sadece ‘İNSAN’ olarak gelin!

Esnaflarla sohbet edin, kadın çalışmalarını inceleyin, karşıt görüşlerle bir kahve için, vatandaşın dertlerini arkanızdaki dev ekiple değil önce ‘eşit insan’ olma nezaketiyle gösterin.

* * *

Kadın Üretim Merkezi kurma aşamasında yaşadığım süreci sizinle paylaşmak isterim.

Günlerce, hatta haftalarca ceketim ve gömleğimle gittiğim yeni işyerine, kendilerine her zaman güler yüzlü olmaya özen gösterdiğim temizlik ve mutfak personelleri hep mesafeliydi bana karşı.

Bir gün üzerimde boya önlüğü, spor ayakkabı, elimde fırça ile gördüler beni. İşte o zaman “Derya Hanım çayımız var yeni demledik, içer misiniz?” diye sordular tüm samimiyetleriyle. İlk defa, daha önce yüzlerinde görmediğim o içtenlik vardı. Bu soruyu bana zorunluluktan değil isteyerek sormuşlardı.

İşte o zaman anlamıştım nasıl doğru iletişim kurmam gerektiğini!

* * *

İyi bir yönetici çalışma alanındaki, görev tanımındaki her insana hitap edebilmeli.

Şimdi soruyorum size!
Kariyerimde bu kadar erken deneyimlediğim halk ile doğru temas şeklini nasıl oluyor da yıllarca bu ülkenin siyasi figürleri anlayamıyor?