Hatay, asbestle de yıkılmasın!

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası(ÇMO) İstanbul Şubesi’nin kamuoyu ile paylaştığı ‘Deprem Sonrası İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarında Asbestin İncelenmesi’ başlıklı Hatay inceleme raporunda, yaşam alanlarından alınan 45 numuneden 16’sında asbest tespit edildiği yeraldı.

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerin başında gelen Hatay’da gerçekleştirdikleri asbest çalışmasında Serinyol, Antakya, Samandağ, Yeşilköy ve Defne’de depolama alanlarından, bina enkazlarından, yerleşim alanlarından, faunadan, toprak yüzeyinden ve çalışma sırasında kullanılan aracın üzerinden 45 adet katı ve toz numunesi aldıkları belirtilen raporda, “Yaptığımız çalışmanın sonuçları, hepimiz için kaygı vericidir. Alınan numunelerin 16 adedinde asbest lifleri tespit edilmiştir” denildi.

“Atık yönetim uygulamalarındaki hatalar riski arttırdı”

Bölgede düzenli asbest izlemesi yapılması durumunda çok daha büyük bir tehlikeyle karşılaşılacağına dikkat çeken asbest raporunda, “ 28-29-30 Ağustos günlerinde yağmur yağmış olması, özellikle fauna ve yerleşim alanlarının (çadır, konteyner vb.) yüzeyinde bulunan toz yoğunluğunu düşürmüştür. Ancak buna rağmen çadırların üzerinden ve bitki yüzeylerinden alınan numunelerde asbest tespit edilmesi, bölgenin asbest yayılımının olduğunun göstergesidir. 2 gün boyunca ulaşımda kullanılan aracın yüzeyinden alınan numunelerde asbest tespit edilmiş olması ise sadece depremzedelerin, enkaz çalışmalarında çalışan işçilerin, gönüllülerin ve kamu personelinin değil, bölgede seyahat halinde olan herkesin asbest maruziyet riski taşıdığının göstergesidir.  Asbest tespiti için alınan numuneler herhangi bir düzenli izleme yapılarak alınan numuneler değildir. Numunelerin alımında belirlenen kriter, hafriyat depolama alanlarına, yıkımı çalışması süren ve tamamlanmış bina enkazlarına yakın olmasıdır. Bu, aslında bölgede düzenli asbest izlemesi yapılması durumunda çok daha büyük bir tehlikenin karşımıza çıkacağının kanıtıdır. Bugün bölgede toz ve asbest maruziyet riskinin bu kadar büyük olmasının başlıca nedeni, depremin yaşandığı 6 Şubat tarihinden bu yana, atık yönetim uygulamalarında yapılan hatalardır. Hafriyat depolama alanı yer seçimi, asbestli malzemeler dahil olmak üzere tehlikeli atıkların ayrıştırılmadan depolama alanlarına taşınması, bölge genelinde sulama faaliyetlerinin neredeyse hiç yapılmaması ve atıkların taşınması sırasında kamyonlarda tozumayı önleyici bir önlem alınmaması bu hataların başlıcalarıdır. Unutulmamalıdır ki; depremler, seller ve benzeri olaylar doğanın kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak, bu doğa olaylarının afete dönüşmesinin altında yatan sebep, alınmayan tedbirlerdir” denildi.

 Çernobil örneği…!
Asbest tehdidinin görmezden gelinmemesi ve acilen önlem alınması gerektiği çağrısı da yapılan raporda, “Yetkililerin asbest gerçeğine ilişkin tedbir almak yerine “havada asbest bulunmuyor” türünden yaptığı açıklamalar Çernobil benzeri felaketler sonrasında ekran başında çay içen yetkililerin açıklamalarını hatırlatmaktadır. Ancak gerçek, kanser vakalarındaki artışla kendini göstermiştir. Depremin ardından dönemin ilgili bürokratı, “…ihalelerde kullanılan şartnamelerde, asbest içeren katı maddelerle ilgili gerekli tedbirlerin alınmasının yüklenici firmaların sorumluluğuna verilmesine yönelik madde eklenmiştir” açıklamasını yapmıştır. O halde soruyoruz: Bugüne kadar yüklenici firmalar asbest içeren katı maddelerle ilgili ne gibi tedbirler almıştır ve bertaraf edilen asbestli malzeme miktarı nedir? Ayrıca depremle sonucu oluşan atığın yönetimini fiilen gerçekleştiren yüklenici firmaların kaçında Çevre Mühendisi istihdamı sağlanmıştır? Şubemizin Deutsche Welle ile birlikte gerçekleştirdiği bu çalışma, Hatay’da yaşanan asbest tehdidinin boyutlarını açıkça göstermektedir. Yetkililere düşen görev, bu tehdidi görmezden gelmek değil, alınması gereken acil önlemleri hayata geçirmektir. Mevcut yönetim anlayışı ve rant politikaları, doğa olaylarını felakete dönüştürmektedir ve terk edilmelidir. Binlerce can kaybına ve büyük ekolojik yıkıma neden olan bu anlayış değiştirilmezse, Türkiye, başta İstanbul depremi olmak üzere yaşayacağı depremlerle çok daha büyük yıkımlarla yüz yüze kalacaktır” ifadeleri yeraldı.