Anlatmaktan yorulsak da; yine de anlatmaya devam edeceğiz.
* * *
Bir çift sahilde yürüyüş yapıyor.
Sohbetlerine şahit oldum.
Yanımdan geçerlerken onları izledim.
İkisi de kültürlü.
İskenderun aşkları da cabası.
Ne güzel yakışmışlar.
Hem yürüyor, hem konuşuyorlar.
Deprem gecesi ve sonrasında yaşananları konuştukça, nasıl da içlerinin buruk olduğuna şahit oldum.
Bazen dalgın.
Bazen neşeli.
Bazen kızgın.
Ama…
Zaman zaman çevreyi süzerken, biraz da kaygılılar.
Kadın, eşine sordu:
“Yetkililer hiç mi dışarıda gezmiyorlar?”
Eşinin cevabı kısa ve net oldu:
“Liyakat sorunu var!”
İskenderun’un içler acısı durumunu özetleyen konuşmaları sırasında, hiç de öyle abartılı bir hizmet beklemediklerini anlıyorum.
* Çukursuz yol
* Temizlik
* Çalışan altyapı
* Su
* Kaldırım
Sade bir vatandaşın belediyelerden beklediği hepsi bu!
Yok, dev hizmet!
Yok, EXPO!
Yok, dev tesisler!
Yok, kütüphane!
Yok, Millet Bahçesi!
Tüm bunları peşpeşe sıraladıklarında, deprem sonrası önceliğin bunlar olmadığını; sağlık ve çevre temizliği olduğunu ne güzel ifade ettiler.
* * *
‘Sade bir vatandaşım!’
Ne kadar da yalın bir ifade.
İskenderun, çok kötü kokuyor.
Temizlik yok.
Çukurlu yollar kazalara davetiye çıkarıyor.
Sözün Özü…
Sade vatandaş çok çok rahatsız!
Şov değil, hizmet bekliyor!
Şu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı da lütfedip İskenderun’a gelsin artık!!!