Nereden başlasam acaba?
Simitten mi?
Bir bardak çaydan mı?
Ekmekten mi?
Patlıcandan mı?
Elmadan mı?
Patatesten mi?
Soğandan mı?
Domatesten mi?
Fiyatlarını yazmaya bile yüreğim yetmiyor!
Taze fasulyenin kilosunun 75 lira olduğunu yazsam, vatandaşın durumunu anlatabilirim diye düşünüyorum.
Kirazı yazmıyorum!
İnciri de yazmıyorum!
Yemek, yasak!!!
Bakliyatı da geçtim!
Temizlik malzemelerini de geçtim!
Giyim – kuşamı da geçtim!
Hele hele barınma sorununu da yazmayacağım artık!!!
* * *
Havalar çok sıcak.
Vatandaş permeperişan!
Nasıl kalıyor?
Nerede kalıyor?
Bunu sormaya yüreğiniz yeterse sorun!
Gidin de konteyner kentlerin durumunu görün!
Gidin de çadır kentlerin durumunu görün!
Klimasız olan yerler, mülteci kampından beter!!!
– Sıcak
– Toz
– Pislik
Gidin de o kadınların, yaşlıların ve çocukların bulunduğu ortamları görün de; vicdanınızı sorgulayın çok değerli(!) yerel yöneticiler ve çok büyük(!) işadamları!
* * *
Hatay’ın durumunu daha algılayamamışlar!
Birkaç tanıdık, gerçek hayırsever isim hariç!
Hatay’dan servet üstüne servet yapan çoğu işadamlarının aynı şatafatla yaşamaları ve tatil yerlerindeki zevk-i sefa dolu yaşamlarını gördükçe insanın vicdanı sızlıyor.
Hani dayanışma ruhunuz?
Hani memleket sevgisiniz?
Hani o hava-civalarınız?
En büyük sanayi kuruluşlarıymış!
Çok paraları varmış!
Yıllardır vergi rekortmenleriymiş!
Hepsi de yatırımcıymış?
Savunma sanayi alanında göğsümüzü kabartmış bazıları da!
Günlerdir yazılıyor.
Günlerdir göklere çıkarılıyorlar!
Geçin bu hikayeleri!!!
Eyyy büyük işadamları!
Vallahi de billahi de sizi alkışlamayacağım!!!
Deprem bölgelerine tüm desteği devletten bekliyorlar, bu zat-ı muhteremler de!
Bırakın sahte gözyaşlarını da; siz de elinizi taşın altına koyun!
Hatay’ın canı çok yanıyor!
Bunların tek derdi; şu durumda bile servetlerine servet katmak!
Vah Hatay’ım vahhhh!!!