Milli Mücadele’de destansı fedakârlıklarıyla tarih yazan Türk Kadını’na Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesinin 83. Yıldönümü Türkiye’nin her yerinde kadınların büyük bir coşkusuyla kutlandı. Haklarına sahip çıkan, demokrasiyi savunan, hayatın her alanında ben de varım diyen Cumhuriyet’in yılmaz bekçileri Türk Kadını’nın coşkusuna açıklamalarıyla destek olan protokol üyeleri, siyasi parti temsilcileri, belediye başkanları ve STK temsilcilerinin mesajları şöyle;
“Kadını Özgürleşen Toplumlar Geleceğe Güvenle Bakarlar”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Serkan Topal: “5 Aralık birçok medeni ülkede Dünya Kadın Hakları günü olarak kutlanmakla beraber ülkemiz kadınları için daha farklı bir anlamı da içinde taşımaktadır. 5 Aralık tarihini en az 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar günü kadar önemsemek gerektiğini düşünüyorum. 5 Aralık; Türk Devrimi’nin inşa sürecinde milli mücadeleden başlamak üzere, yaşamın her alanında erkekleriyle birlikte mücadele eden ve zaferde en az erkekler kadar katkısı olan kadınlarımız için ayrı bir anlam taşımaktadır. Atatürk Devrimleri’nin en önemli hedeflerinden biri de kuşkusuz ki kadınların sosyal ve kültürel alanda erkeklerle eşit haklara sahip olması idi. Çağdaş değerlerini toplumumuza kazandırmak adına Cumhuriyetimizin ilk yıllarında örnek aldığımız batılı ülkelere bile örnek olacak tarihi bir karar ile Mustafa Kemal Atatürk döneminde; 5 Aralık 1934 tarihinde “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı’nı düzenleyen yasanın kabul edilmesi ile Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Genç Cumhuriyet, toplumsal yaşamın temel taşı olan kadınlarımızı ön plana çıkararak kadın-erkek eşitliğini hayata geçirmiş ve devamında Türk kadınına pek çok çağdaş ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını tanımıştır. 1935 seçimlerinde de 18 kadın milletvekili seçilmiştir. Kadınlar Seçme ve Seçilme haklarına, Fransa’da 1944 yılında, İtalya’da 1948 yılında, Japonya’da 1950 yılında, Medeni Kanun’unu aldığımız İsviçre’ de 1971 yılında kavuşabilmiştir. Tacize, tecavüze, kadına karşı işlenen cinayetlere, kimliksizleştirmeye ve yoksulluğa karşı Türk kadını haklarını savunmalı ve sistematik olarak kadını yok sayan gericiliğe dur demelidir. Kadını özgürleşen toplumlar geleceğe güvenle bakarlar. Kadın Hakları Günü’nü ve Türk Kadının seçme ve Seçilme Hakkını elde edişinin 83. Yılını en içten dileklerimle kutluyor, kadınlarımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Birol Ertem: “83 yıl önce 5 Mart’ta Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmiş; ülke yönetiminde, siyasetinde eşit yurttaş olarak temsil edilme ve sorumluluk alabilme becerisine imkân sağlamanın önü açılmıştır. Böylelikle Türkiye’nin demokratikleşmesinin en önemli adımı atılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk kadınına, belediye seçimlerine katılma hakkı, muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçme ve seçilme hakkı ve milletvekili seçme ve seçilme hakkı gibi hakları, birçok Avrupa ülkesinden önce vererek, kadınlarımızın ülke yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlamıştır. Ancak Ülkemizde Kadınların yaşam hakkının sağlanamadığı gerçeği en büyük utancımızdır. Anayasa`da yer alan “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” ifadesine karşın, kadınlar için toplumda hak ettikleri eşit koşullar hala sağlanamamıştır. Bugün hala, kız çocuklarının okutulmamasına, kadın cinayetlerinin devam etmesine, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine olanak sağlayan her türlü düşünce ve yapı, artan gerici politikalarla birlikte ükenin her noktasına yayılarak kuşatmaya devam etmektedir. “Kadının insan hakları” bir azınlık grubuna ait özel alanla kısıtlı kalan bir sorun değil, toplumun temel sorunudur. Ailede yaşanmayan demokrasi, toplumda da olmayacaktır. Atatürk’ün, “Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümez ise ilerlemesine teknik olarak imkan ve bilimsel olarak ihtimal yoktur.” sözünü hatırlatarak; kadına yönelik şiddet ve benzeri, insan onurunu zedeleyen her türlü haksızlığa karşı demokrasi ve adaletle mücadele edeceğimiz, kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, özgürlüklerin kısıtlanmadığı, eşitliğin mutlak olduğu, barış ve huzur içerisinde olan bir Türkiye umuduyla tüm kadınlarımızın Kadın Hakları Günü’nü kutlarım.”
“Kadınlar, devlet yapımızın odağında yer almaktadır”
İskenderun Kaymakamı Recep Soytürk: “5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü; içinde bulunduğumuz yüzyılın başlarından bu yana tüm dünyada kadınlarının daha insanca yaşama isteğini dile getirdikleri bir mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaktadır. Bu anlamlı gün; kadın sorunlarının gündeme getirilmesi, bu konuda bir farkındalık yaratılması ve çözümler bulunması yolunda önemli bir gündür. Çağdaş, demokratik, ileri bir toplum için kadınların güçlendirilmeleri, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk vb. alanlarda eşit fırsat ve olanaklardan yararlanmalarının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Kadınların kendi hakları uğrundaki mücadeleleri daha eşitlikçi bir toplum yaratılmasını sağlamak ve buna bağlı olarak da toplumun bütünü açısından demokratik bir anlam taşımaktadır. En büyük amaçlarımızdan birisi insan haklarını güvence altına almaktır. İnsan haklarının büyük önem kazandığı günümüzde bir toplumun medeniyet düzeyi o toplumun insanlara özellikle de kadınlara verdiği önemle ve verdiği hak ve sorumluluklarla değerlendirilmektedir. Ulu Önder Atatürk’ün “Şuna kani olmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” bakış açısıyla yürütülen çalışmalar sonucu, kadınlarımız, diğer birçok ülkedeki hemcinslerine göre oldukça ileri bir konum elde etmişlerdir. Kadınlar, sadece nüfusumuzun yarısı olması itibarıyla değil, anne olarak da toplumumuzda son derece önemli bir konumda bulunduğu aşikârdır. Annelik görevi başta olmak üzere, toplumu şekillendiren, topluma faydalı bireylerin yetişmesinde önemli bir rol üstlenen ve üretime katkıda bulunarak birçok ulvi görevleri yerine getiren kadınlarımız toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almaktadır. Bu duygu ve düşüncelerle; Yaşamımızın her anında varlıklarıyla onurlandığımız, nesillerin eğitiminde ve yetişmesinde sevgi ve şefkat kucağı olan, her şeyimizi borçlu olduğumuz kadınlarımızın mevcut haklarının korunması, yeni ve kalıcı kazanımlar sağlanması temennisiyle, başta şehit ve gazi anneleri ile şehit ve gazi eşleri olmak üzere tüm kadınlarımızın “5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü” nü içten dileklerimle kutlar, selam ve saygılarımı sunarım.”
“Kadınlar hayatın her alanında olmalı”
“Kırıkhan Belediye Başkanı Ayhan Yavuz: Türk kadınına verdiği değeri, sosyal yaşamın her alanında gösteren Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan hukuki düzenlemeler ile 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı tanındı. Bu gün, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları günü ve Türkiye’de kadına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının haklı gururunu yaşamaktayız. Bu anlamlı özel gün tüm kadınlarımıza kutlu olsun. Mustafa Kemal ATATÜRK; “Kahraman Türk Kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyerek Türk kadınının öz verili ve üretken çalışmaları ile aileyi ve toplumumuzu şekillendiren en önemli hayat varlığımız olduğunun altını özellikle çizmiştir.
Bizim sosyal toplumumuzun başarısı ve başarısızlığının sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgi ile orantılıdır. Kadın hakları hukuki bir devlet sorunu olmaktan öte bir ahlak ve kültür sorunudur. Her toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da kadınlarımızın hayatımızda büyük bir yeri vardır. Kadın, anne olarak aile ve toplum arasında bir köprü görevi görmekte, ev sorumluluklarıyla beraber hayatın içinde yer alarak, çeşitli devlet kademelerinde memur, idareci ve çalışan olarak yaptığı görevlerle günlük yaşamımız içerisinde saygın bir konumda yaşamaya devam etmektedir. Kadının toplumdaki yeri ve görevleri onun bir fert olarak, gerekli kişiliği kazanması aile içinde ve toplum içinde gerekli yeri gelmesiyle mümkündür. Peygamberimiz (s.a.v) ‘’Cennet anaların ayakları altındadır’’ hadisinin muhatabı olan tüm kadınlarımıza sadece bir gün içerisinde hatırlamak değil, kadınlarımızı hayatımızın her anında hatırlamak ve kadın sorunları hakkında duyarlı davranarak, kanun yapıcılar tarafından gerekli önlemler alınması sağlanarak toplumumuzda kalıcı ve yapıcı çözümlerin üretilmesi sağlanmalıdır. Tüm dünyada olduğu gibi kadının toplumumuz içinde erkek ile eşit mertebeye gelmesi ve kadın haklarının her alanda özgür olması en büyük temennimizdir. Yaşamımız boyunca doğumdan ölüme kadar her anında varlıklarıyla onurlandığımız, ihtiyacımız olduğunda desteklerini bizlerden esirgemeyen, eğiten, yetiştiren, büyüten bizi topluma yararlı birer fert yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız olarak veren fedakâr annelerimizi ve kadınlarımızı sadece bir gün değil her gün anmalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle kadınların seçme ve seçilme haklarını kazanmalarını ve 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününün 83. yılını en içten dileklerimle kutluyor, kadınlarımızın hayatın her alanında daha güçlü bir şekilde yer alması temennisiyle saygılarımı sunuyorum.
“Güçlü kadın, güçlü millet”
Ak Parti İskenderun İlçe Başkanı Ayhan Bodur: “Her toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da kadının önemli bir yeri vardır. Kadın anne olarak aile ve toplum arasında bir köprü görevi görmektedir. Kadının toplumdaki yeri ve görevleri onun bir fert olarak gerekli kişiliği kazanması, sonra aile içinde, toplum içinde gerekli yeri almasıyla mümkündür. Toplumun temeli ailedir. Ailenin temeli de kadındır. Fazileti, erdemi,iffeti ile toplumumuzun mimarı ve kültür taşıyıcısı olan kadınlarımızın öncelikli görevi anneliktir. Çünkü çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi yetiştiren annedir, kadındır. Peygamber efendimiz “Cennet anaların ayağı altındadır” diyerek kadınlarımızın değerini belirtmiştir. Türk tarihi boyunca kadın geçmişten günümüze hak ettiği değeri görmüştür. Kadınlar hayatın her alanında aktif rol almışlardır.
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK “Dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” Bakış açısıyla yürütülen çalışmalar sonucu kadınlarımız diğer ülkelerdeki kadınlara göre ileri bir konumdadır. 5 Aralık 1934 tarihinde Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıdı.
Kızlarımızın iyi eğitim alması, milletimizi güçlendirir. İyi eğitilmiş kadın iyi aileyi oluşturur. Kadınlarımızın mevcut haklarının korunması ve geliştirilmesi, yeni kazanımlar sağlanması dileğimizle bütün kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Gününü kutlar, saygılar sunarım”
“Türk siyasi hayatında kadının da söz hakkı var”
Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Tıp Fakültesi Doç. Dr. Tülin Durgun Yetim: “5 Aralık, Türk kadınlarına siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkı tanıyan anayasa değişikliğinin TBMM’de kabul edilişinin yıl dönümü olarak kutlanmaktadır. Bu tarih aynı zamanda ‘Dünya Kadın Hakları Günü’ olarak kutlanmaktadır. Türkiye dünyada kadına bu hakkı veren ilk devletlerin başında gelmektedir. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği 1934 yılında Avrupa, Amerika ve Asya’daki birçok ülkede kadınların bu haktan mahrum oldukları unutulmamalıdır. Kadınlar seçilme hakkına Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952 ve İsviçre’de ise 1971 yılında kavuşabilmişlerdir. Öncelikle 1926 yılında Türk Medeni Kanunu ile aile ve sosyal çevrede birey olarak yerini alan Türk kadını 1934 yılında da seçme ve seçilme hakkını elde ederek Türk siyasi hayatında söz sahibi olmuştur. Türkiye dünyada kadına bu hakkı veren ilk devletlerin başında gelmektedir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verdiği 1934 yılından günümüze kadar kadınlarımız, eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına, siyasetten ekonomiye kadar hayatın her alanında başarıyla görev almışlar ve almaya da devam edeceklerdir. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm kadınlarımızın ‘Dünya Kadın Hakları Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, sevginin, şefkatin ve özverinin simgesi olan kadınlarımıza başarı, sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum.
“Türkiye nüfusunun yarısını kadınlar oluşturuyor”
Çevre Koruma Derneği (ÇKD) İskenderun Şube Başkanı Nermin Yıldırım Kara: 5 Aralık’ın Türk kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilişinin 83. Yıldönümüdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında gerçekleştirilen Atatürk Devrimleri’nin en önemli hedeflerinden birinin kadınların sosyal ve kültürel alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olması ve kadınlarımızın çağdaş haklara kavuşması konusunda öncü adımlar atılması ilerici örnekler olmuştur. Kadınların siyaset yapmaya dair taleplerinin devamı olarak, 5 Aralık 1934 tarihinde, seçme ve seçilme hakkı verilmesiyle birlikte, demokratik ülkeler seviyesinde, çağdaş bir ülke olmanın da ilk adımı atılmıştır. Türkiye’de bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. Ancak, o tarihten bu yana kadınlarımız, TBMM de temsil edilme bakımından, daha genel olarak toplumsal yaşamda da gereken yeri alabilmiş değildir. Ülkemizde son yıllarda şiddetin, cinsel istismarın tacizin büyük artış göstermesi, diğer kadın sorunlarını geri plana iterek öncelikli sorun haline gelmiştir. Biz bugün kadının toplumdaki yerinin nasıl daha iyi olacağını tartışmak yerine şiddetin nasıl önleneceğini konuşmaktayız. Mevcut kanunların etkin bir biçimde uygulanmasını istemekteyiz. ‘Yapanın yanına kar kalmayacağı’ düşüncesinin yerleşmesi ve suç işlenmesinde caydırıcılık bakımından iyi bir örnek olacaktır. Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel alanda güçlenmesi ancak kadının toplumdaki saygınlığı, rolü ve yerinin hak ettiği noktaya ulaşması ile gerçekleşecektir. Atatürk’ün ’İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?’ sözünde belirttiği gibi, ancak kadınların da kendine özgü bakış açısı ile söz sahibi olduğu bir ülkenin zenginleşme umudu vardır. “Türkiye’de nüfusun yarısını kadınların oluşturmasına karşın ülkemizde yapılan 2014 yılı yerel ve 2015 yılı genel seçimlerinde seçilmiş kadınlarımız yüzde 14’ü ile milletvekilliğinde, yüzde 10.7’si ile belediye meclis üyeliğinde, yüzde 4.3’ü il genel meclisi üyeliğinde, yüzde 3’ü belediye başkanlığında ve yüzde 1.2 ile muhtarlıkta ancak temsil edilmektedir. Ülkemizde Fransa, Belçika, İtalya ve İsviçre gibi birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme seçilme hakkı tanınmasına rağmen 83 yıl içinde kadınlar aktif siyaset içinde yeterince temsil edilmemesi cinsiyete dayalı bir adaletsizliği de beraberinde getirmektedir. Bu konuda Anayasa’da, Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında, parti tüzüklerinde, kadınların seçilme hakkı konusunda pozitif düzenlemelerin yapılması ayrıca erkek egemen siyaset anlayışı içinde kadınları dışlayan zorlayan mekanizmaların ve kotaların varlığı, cinsiyet rollerine dayalı iş bölümü erkeklerin daha prestijli konularda uzmanlığı gibi algı kadınların siyasette daha az yer almasına sebep olmaktadır. Kadınların kendi ve ülkenin geleceği ile ilgili söz sahibi olabilmelerinin yolu siyaset yapma hakkı yanında sosyal kültürel ekonomik olarak toplumu ilgilendiren her alanında bende varım demekten geçmektedir.