Bugün, ‘Gazeteciler Bayramı’ idi!

Zordur gazetecilik!
Halkın sesi olmak yürek ister.

Zordur gazetecilik!
Halkın gözü olmak yürek ister.

Zordur gazetecilik!
Halkın kulağı olmak yürek ister.

Haberin hakkını vererek ve objektif bir biçimde kamuoyuna sunmanın zorluklarını, 40 yıldır gazetecilik mesleğini yapan biri olarak çok iyi biliyorum.

Yazıyorsunuz.
Takip ediyorsunuz.
Eleştiriyorsunuz.

Doğruların peşinde koşuyorsunuz.
Ve…
Haklarınız yok!

İşte bu nedenlerle, çalışan gazetecilerin 1961 yılındaki boykot ve mücadelesi sonrası verilen hakların günüdür bugün.

Gazetecilerin bayramıydı o gün.
Yıllarca ‘Bayram’ olarak kutlandı.

4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarına; bazı haklar ve yasal güvence sağlayan ‘212 Sayılı Kanun’ adlı düzenlemenin Resmî Gazetede yayımlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur.

Yani…
Çalışan Gazeteciler Bayramı o gün başladı.

Çok da uzun sürmedi.
Daha bir yıl sonra.
1971 Askeri Muhtırası.

Yine gazetecilere kısıtlama.
Hakları ellerinden alındı.
En büyük korkuları gazeteciler çünkü!

1971 yılında Askeri Muhtıradan sonra gazetecilerin hakları yeniden kısıtlanınca, o tarihten itibaren bayram değil ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ olarak kutlandı.

Halktan korkanların ilk adımıdır.
En kolayı bu.
Gazetecileri sustur!!!

10 Ocak, basın çalışanları için önemli bir gün olduğu kadar, buruk kutlanan bir gün olarak da yaşanıyor.

Gazetecilik, onurdur.
Gazetecilik, haktır.
Gazetecilik, adalettir.
Gazetecilik, aşktır.
Gazetecilik, dürüstlüktür.
Gazetecilik, hukuktur.
Gazetecilik, halkçılıktır.

Gazetecilik mesleğini bu değerlerde yapan ve tüm zorluklara rağmen kalemini satmayan meslektaşlarımın ‘Çalışan Gazeteciler Günü’nü yürekten kutluyorum.

Sedat Simavi üstadımızın o büyük sözüyle bitiriyorum:
“Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma!”

Nokta!