Sen gündüzsün, ben gece!

Nasıl bir duygu?
Bir elmanın iki yarısı gibi hissediyordu!

İster havadan.
İster sudan.
İster çok yakınından.
İster Fizan’dan.

Mesafenin değil, sevginin önemli olduğunu anladı ve güzel bir birliktelik oluşturabileceğini hayal etti.

Neden şimdi?
Bu soruyu kendine sorup, uzaklara daldı.
Elbet cevabı da olacak.

  • Geç mi oldu?
  • Hızla geçen zaman yeterli mi?
  • Neden şimdi?
  • Yeni bir başlangıç mı?
  • Başarabilir mi?
  • Çok zor bir duygu mu?

Çok uzaklarda kendi kendine peşpeşe soruları sıralarken, tüm yaşadıkları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden hızla akıyordu.

Nerde bir eksik vardı?
Film şeridinde bir boşluk vardı sanki!
Onu mu yaşıyordu?
Bir türlü karar veremedi!

Ama…
Suyun akışına bırakmıştı bile kendini!

Mutluydu.
Gülüyordu yüzü.
Heyecanlıydı.
Kalbi de kıpır kıpır.

Yine de bir türlü içinden çıkamadığı sorular aklına geldiğinde; yaşadığı burukluk, ayaklarının geri geri gitmesine neden oluyordu.

Peki ya, yaşadıkları?
Uçsuz – bucaksız sevgi!
İşte tam da bu!!!

Uzaklara, çok uzaklara daldı.
Yüreğinin götürebildiği her yere!

O an dudaklarından dökülüverdi:
“Sen gündüzsün, ben gece!
Ben gündüzüm, sen gece…”
Sevdiğine sesleniyordu gözleri kapalı.

‘Bir dünyanın iki yarısı gibiyiz’ sözleri, içinde bulunduğu duygu fırtınasını çok iyi özetliyordu ama yine de bir yanı ‘Dur!’ diyordu.

Zamana bıraktı, çünkü…
Çok iyi biliyor!
Hayat, her zaman sürprizlerle doludur!!!

    *     *     *

Pazar sohbetlerimizde duygu fırtınaları esiyor.
Siz de gözlerinizi kapatın ve düşünün.

İyi pazarlar!
Sevdiklerinizle güzellikleri yaşayın.
Dünyanız hep aydınlansın!