Bugün, Pazar.
Çocuklarınızın yaşamı şöyle gözünüzün önünden bir film şeridi gibi aksın.
Gerilere doğru gidin.
Dünyaya ilk gelişinin mutluluğu.
Bebektir.
Emeklemesi bir başka heyecan.
Büyür.
Çocukluğu nasıl da hareketli.
Okul dönemleri.
Yıllar yılları kovalar.
Evlattır kısa adı.
Hayatın yepyeni bir anlamı başlamıştır!
Hani; yaşamın taaa kendisi derken, evlatların varlığıyla birlikte karşılıksız sevginin anlamının daha da belirginleştiği dönemlere girilmiştir.
Eeeeee!
Hayatın akışıdır bu.
* * *
Gözlerini kapattı.
Şöyle bir gerilere doğru gidiverdi.
Çok iyi bir anne.
Çocuklarını büyütürken verdiği mücadeleyi anlatırken, duygularına hâkim olamayınca gözlerinden akan yaşı siliyordu.
Çok güçlü.
Bir o kadar da sabırlı.
Eşini kaybettikten sonra kendini çocuklarına adamış, hem anne-hem baba olarak örnek bir aile tablosu oluşturmanın gururunu yaşamıştı.
Bir gün…
Farklı bir duygu yaşadığını hissetti.
Sevgiye ihtiyaç duydu.
Kendine ait bir dünya olmalıydı.
Yıllar sonra ilk kez böyle oluyordu.
Hayallere daldı.
Nedenini hiç bilmeden!
Düşündü.
Gökyüzündeki yıldızların arasında kayboldu sanki.
‘Evlatlarım, canlarım’ diye sayıkladı.
İşte o an anladı ki; hayatı sadece evlatlarıydı.
* * *
Yaşamın içinden bir karedir bu.
Hiç tartışmasız.
Evlat ‘CAN’dır!
Hani o; incitmemek için çırpındığınız.
Gözünüzün nuru olan evlatlarınız.
Aydınlık yarınlarımız onlar.
Hep birlikte sevgi ve huzurla yaşayın.