Dört harf.
Ne ola ki?
Düşünüyorum.
Olmuyor!
Tartıyorum.
Olmuyor!
Nerden çıktı bu YHÜM?
Bir sabah aniden çıktığı kesin!
* * *
Günün ağarmasına yakın; sabahın erken saatlerinde çarşıda dolaşırken, üç-beş yaşlı insanın elleri arkada salına salına sahile doğru yürüyüşlerine bakakaldım.
Biraz hızlıca yürüdüm.
Sohbet etmek istiyorum.
Yavaşladılar.
O an sahildeki banka oturdular.
Ben de hemen yanıbaşlarına dineldim.
Hararetli konuşuyorlardı.
Belli ki 80 yaşın üstünde hepsi de.
Gündemi iyi takip ediyorlar.
Her haberi masaya yatırıyorlardı.
Sordum.
Her gün böyle mi tartışıyorsunuz?
Cevap, aynı anda üçünün ağzından döküldü:
‘Evet!’
En yaşlıcası, “Sen YHÜM’ü bilir misin?” diye sorunca afallamadım desem yalan olur.
Hiç de aklıma bir cevap gelmedi.
Bir de 40 yılık gazeteciyim diye övünüyorum ya!
Her gün haberleri dikkatle takip ediyorlarmış.
Televizyonlardaki haber saatleri.
Televizyonlardaki tartışma programları.
Gazetelerdeki haberler.
Sosyal medyadaki paylaşımlar.
Kritik yapıyorlar.
Tartışıyorlar bazen de!
Hangisi doğru?
Hangisi abartılı?
Hangisi yanlış?
Ben de onları pür-dikkat izliyorum.
Aynı amca bir daha sordu:
‘Şu YHÜM var ya şu YHÜM, bulamadın mı?’
En yaşlı olanı bir kahkaha patlattı.
Nasıl da gülüyordu.
Dayanamadı ve cevabı da verdi:
“Yalan Haber Üretim Merkezi”
Ben de kahkahayı bastım o an.
Tespitlerine katıldım.
Son cümlesi ise çok anlamlıydı:
“Özel ürettikleri yalan haberlerle milleti ne güzel de uyutuyorlar!”
* * *
Doğruya şapka çıkartılır.
Maalesef, medyaya ‘YHÜM’ hakim!!!