‘….Yıllar yorgun, ben yorgun’ şarkısını dinlerken, ister-istemez hüzünleniyorsunuz!
* * *
Neler neler yaşadım!
Hepsi de bir fotoğraf karesi.
O kareler de yorgun!
Neler neler yazdım!
Sıralarken bile yoruluyorum!
Çok uzun yazdığımda eminim ki; okurlarım da cümlelerin peşinde gitmekten yoruluyor!
Ve…
Cümleler de yoruluyor!
* * *
Çok uzun yazmıyorum.
Kısa ve öz!
Yani, ‘Sözün Özü’.
Hem cümleleri yormuyorum, hem de okurlarımı!
Bu kadar belirsizlik!
Bu kadar dert!
Bu kadar sorumluluk!
Bu kadar yarış!
Bu kadar yorgunluklar varken, cümleler de yormasın diye çaba gösteriyorum!
Okurken dinlenelim bari!
* * *
Ne var ki bu dünyada?
Bir varmış, bir yokmuş…
İşte bu kadar kısa!
* Sevgi
* Samimiyet
* Saygı
* Hoşgörü
Ne kadar güzel.
Bu kadar kısa anlattım.
Sizi de yormadan!
Gözlerinizin gördüklerine takılmayın; gönlünüzün gördükleri sizi hiç yormaz!
Çok yoruldu!
Cümle, biraz dinlensin!
* * *
İyi Pazarlar!
Gönlünüz, güzellikleri duysun.
Sözün Özü…
Cümlenin yorgunluğu çok zordur!