Neden?
Kimi zaman sorguladığın zaman işin içinden çıkamadığını gördüğünde, ‘Neden?’ sorusu da anlamını yitirir.
İnanamazsın!
Beklemiyorsun çünkü.
Üzülürsün!
Empati kurmuşsundur.
Düşünürsün!
Hangi ara böyle oldu?
Alışmakta zorlanırsın, sırtını dayadığın dağ gibi dostundur O…
* * *
Uzun yılların dostluğu var.
Paylaştıkların, yaşadıkların da!
Sırtını dayadığın ‘dağ’dır.
Söze başlarken, “Karıncayı bile incitmem” dediğinde oradaki ‘…bile’ ayrıntısını düşünmezsin ya da düşünmek istemezsin!
Bir gün…
Acı bir söz yıkar seni!
Şoktur sana!
Belki de ayrıntıyı kaçırdığındandır!
İşte o zaman…
Çok geçtir artık!
Tüm bildiklerin toz-duman!
* * *
‘Karıncayı bile incitmem’ ile ‘Karıncayı incitmem’ arasındaki o ince ayrıntıda saklı samimiyet!
Fuzuli ne güzel demiş:
“Karıncayı bile incitmem, deme
‘bile’den incinir karınca.
Söz söylemek irfan ister,
anlamak insan.”
Söz söylemek irfan ister!
Tam da bu noktadayız işte!
* * *
İyi Pazarlar!
İncitmeyin, yaşam o kadar kısa ki!
Aynı zamanın yolcularıyız.
Söz, sevgiyle olmalı.
Paylaşınca, çoğaldıkça çoğalır!
Sevgiyle kalın…