İki arkadaşın konuşmaları beni taaaa nerelere kadar götürdü!
* * *
Nasıl bir cümleydi o?
Destanlar yazılır!
Tam da yerinde kullandı.
14 – 15 yaşlarında çocuklar.
Nasıl da hararetli konuşuyorlar.
Bazen dalıyorlar.
Bazen de gülmeyi deniyorlardı!
Belli ki; birisinin maddi durumu iyi değil ve bayram tatilinde birlikte zaman geçirirken alışveriş imkânı da yoktu.
Yan masadan geliyordu sesleri…
* * *
Çocukluğum aklıma geldi.
1980’li yılların başı.
Tam da yokluk zamanları!
Hem çalışıyordum, hem okuyordum.
Daha televizyon yayınları bile yeniydi.
Misketlerle oynardık.
Saklambaç, körebe, uzuneşek, gibi gibi…
Futbol, basketbol, voleybol.
Arkadaşlarımızla ekmeğimizi ve suyumuzu paylaştığımız, yokluğa rağmen ‘Anca beraber, kanca beraber’ dediğimiz yıllar.
Bende varsa arkadaşımın!
Arkadaşımda varsa benim!
Ne güzel bir duygu…
Paylaşmanın yüceliğiydi o!
* * *
Yan masada aklım.
Paylaşmanın erdemini konuşuyorlar.
Birinin ailesinin durumu iyi.
Arkadaşına nasıl yardımcı olabileceğini sordu.
Daha sormuştu ki sessizlik.
Arkadaşı yutkundu!
Üzüntüden kelimeler boğazına düğümlendi!
İşte o an söylenen cümle, paylaşımın erdemini çok net ortaya koydu:
“Sana ‘bayram’ değilse, bana da ‘bayram’ değil!”
* * *
Nokta!!!