Soruyu sorarken bile olumlu bir cevap alacağını umut ederek sordu.
* * *
Ne oldu ki?
Birden duraklayıverdi.
Şaşkınlık işte!
Etrafına bakınırken böyle bir soruyu neden sorduğunu da düşünmeden edemedi.
Nereden başlasa acaba?
Neler yaşandı neler!
Üniversiteyi zorlukla bitirmişti.
Parasızlık o kadar zor ki!
Hayatını kazanabilirdi artık.
Günler geçtikçe yanıldığını çok net anlayabiliyordu!
* * *
Kendisini binbir zorlukla okutan ailesinin bütçesine katkıda bulunma hayalini yaşarken, bir anda kendini işsizler ordusunun içinde bulduğunda nasıl da üzülmüştü.
Olumsuzluklar sıralandı art arda!
* Pandemi
* Deprem
* Ekonomik kriz
Yine de umudunu yitirmek istemiyordu.
* Yıkım
* Toz
* Enkaz
* Acı
Ne yapsın?
Günübirlik de olsa nerde iş bulsa çalışmaya başladı.
Söz verdi!
Ailesine yük olmayacaktı.
* * *
Haftasonunda arkadaşını aradı.
Biraz dertleşmek istiyordu.
Denizin kıyısında buluştular.
Uzun süredir görüşmüyorlardı.
Hal-hatırdan sonra arkadaşına sordu:
“Mutlu musun?”
Niye ilk sorusunun bu olduğunu düşünürken, kendi mutsuzluğunun bu soruya neden olduğunu anladığında yüzünde acı bir gülümseme belirdi.
Koyu sohbete çoktan başlamışlardı.
* * *
Mutlu musun?
Ne kadar çok geniş ve anlamlı bir soru!
Barınma anlamını taşıyor.
İş anlamını taşıyor.
Sağlık anlamını taşıyor.
Paylaşım anlamını taşıyor.
Eğitim anlamını taşıyor.
En önemlisi mi?
Dayanışma ve vicdan anlamını taşıyor!
Sözün Özü…
Deprem bölgelerinin gerçeği bu!