Yıllardır içinden çıkılamaz hale getirilen bir kentin hikayesidir bu!
* * *
İskenderun, neden bu halde?
Bugüne kadar nasıl yönetildi?
Hakkettiği yatırımları aldı mı?
Kurumları yönetenler liyakatli mi?
Güçbirliği sağlanabiliyor mu?
Görünen köy kılavuz istemiyor!
Şahsi menfaatlerini, kentin menfaatlerinden önde tutanların önplanda olması başlıbaşına bir engel oluşturmuştur bugüne kadar.
* * *
Bu soruların cevapları çok önemli!
Sanayi Kenti mi?
Ticaret Kenti mi?
Spor Kenti mi?
Turizm Kenti mi?
Tarım Kenti mi?
Gastronomi Kenti mi?
İskenderun’un markalaştığını söyleyebilmek mümkün mü?
* * *
Depremden sonra durum daha da vahim!
Görüyorsunuz!
Ne kadar çok ‘Brütüs’ümüz var!!!
Duyduk – duymadık demeyin!
İskenderun’un kimliği kayıp!
da…
Kaybolsun diye çalışanları görüyoruz.
Takke düştü, kel görünecek!
Az kaldı!!!
Sözün Özü…
İskenderun, sırtındaki kamburlardan kurtulunca kimliğine de kavuşur!