Ne kadar garip!

Çok yorgunum!
Mevsim geçişi mi diye düşünüyorum bazen.

Kaç gündür öyleyim!

Yazılarımı bile bazen zor yazıyorum.
Tuşlara basmaya takatim yok!
Sorumluluk duygusu çok ağır basıyor.

Hani; çok susamışsın da tam suya kavuştuğunu hissedersin ama bir anda bir serap misali kaybolur ya su…

Böyle bir yorgunluk bu!

* * *

Gazetecilik yaşamımda hiç teslim olmadım, hatta ‘Ben Teslim Olmuyorum’ diye kitabım da yayımlanmıştı.

ama…

Şu an tuşlara basarken de gel-git yaşıyorum.
Duygularıma teslim oldum galiba!

Sevgi mi?
Dostlar mı?
Aile mi?
Yorgunluk mu?
Vefasızlık mı?

Belki de; hayatın gerçekleri karşısında yaşadığım ‘hayal kırıklıkları’ bu yorgunluğu tattırıyor bana, onu da bilemiyorum.

* * *

Oysa, yazmak benim yaşam kaynağım.
Her şartta yazdım.
Hastanede acı içinde kıvranırken de.
En zor günümde de.
Hiçbir okurum fark etmedi bile!

Bu satırlarda hilelik olmaz!
Bu satılarda onursuzluk olmaz!
Bu satırlarda yanlış olmaz!
Bu satırlarda haksızlık olmaz!

Bu satırlarda; sadece ve sadece milletin yararına yazılan çok samimi konular var.

Yani, ‘SİZ’ varsınız!!!

* * *

Ne kadar garip!
Sohbet ederken yazım da bitmiş.
Hoşgörünüze sığınıyorum.

Pazar günleri dertleşiriz ya hep.
Bu da öyle bir gün.
Bir dost muhabbeti olarak görün.

Olur böyle şeyler.
Önce insanım, sonra gazeteci!

İyi Pazarlar!
Sevgiyle, sağlıkla ve dostça kalın.