Durma, git o zaman!

Aynı yerde, bankta…
Yine dalgın!

Geldiğini hissetmemişti bile.
Usulca yanına oturdu.
Bir şaşkınlık ifadesi de belirmedi yüzünde.
Dönüp baktı sadece.

Sessizlik.
Tam da gecenin bir yarısı.
Yakamoz da şahit.
Gözleri konuşuyordu o an!

Poyraz esiyordu denizin dalgalarıyla birlikte ve tatlı tatlı yüzlerine vuruyordu.

Uzun süredir görüşmüyorlar.
Kim başlayacak söze?
Kelimeler de kilitlenmiş sanki!

Rüya mı bu?
Yakamoz, kadının güzelliğini aydınlatıyordu.
Seyretmeye doyamadı.

Uçuşan saçları mı?
Tanrı’nın özene bezene yarattığı o güzel yüzü mü?
Gözlerindeki sevgi ışığı mı?
Teninin huzur veren sıcaklığı mı?

Dalgın dalgın seyrederken kadının sözleriyle toparlandı:
“Doğum günümü kutlamayacak mısın?”

Düşünmeden cevap verdi:
“Hayır!”

Hiç beklemediği cevap karşısında; hayal kırıklığı ve tam bir renk cümbüşünün yaşandığı yüz ifadeleriyle kadının duygusallığı hakimdi geceye artık.

Ayağa kalktı aniden.
Gözleri denizin o hırçın dalgalarındaydı.

Ağzından dökülen kelimeler ağlamaklıydı:
“Durma, git o zaman!”

Cevap, şaşırtıcı oldu:
“Gidiyorum!”

“Senin varolduğun her gün benim için doğum günündür, anlayamadın!” sözlerinden sonra hızla uzaklaştı.

Son sözü de anlamlıydı:
“Sevgi, bir güne sığdırılamaz!”

Giderken, gülümseyerek mırıldandı:
“Doğum günün kutlu olsun!
Her gün.
Yaşamın boyunca.”

* * *

İyi Pazarlar!
Sevdiklerinizle her gün mutlu olun.
Doğum gününüz kutlu olsun!