Bugün, Pazar.
Anılarınızla başbaşa kaldınız.
Sohbet zamanı sizlerle.
* * *
Arasam mı?
Uzun süredir görüşememenin hüznü ne kadar ruhunda derin yaralar bıraksa da arayıp-aramama konusunda bencillik yapıyor.
İnat mı?
Bencillik mi?
Kopuş mu?
Karar verememesine anlam veremiyordu!
Gözlerini kapattı.
Ruhuyla muhakeme zamanı hep böyle yapar!
Bir film şeridi gibi izlerken yaşadıklarını, yüz ifadesi filmin karelerini yansıtıyordu adeta.
Bazen gülüyor.
Bazen hüzünleniyor.
Bazen donuyor.
Bazen kahkaha atıyor.
Anıları bir bir canlanıyor…
Gecenin yarısı çoktan geçmişti.
Telefondalar.
Sohbet o kadar keyifli ki…
Saatlerin geçtiğini farketmedi bile.
Caddeye ilişti gözleri.
Tam da karşısında duruyordu o an.
Heyecandı bunun adı.
İzlediği her karede ise bambaşka mutluluk…
Bir anda gelişi mi?
Çiçek demetleri mi?
Sıcak ilgisi mi?
Sevgi denizinde yüzmesi mi?
Verdiği değer mi?
Sürprizlerindeki heyecan mı?
Gözlerini açtığında ruhunda bir boşluk olduğunu hissetti!
Düşündü:
‘Hayat, kendi ruhuna bencillik yapacak kadar uzun değil!’
Gülümsüyordu artık.
‘Aramalıyım’ dedi!
* * *
İyi Pazarlar!
Sevgiyle ve sevdiklerinizle kalın.