Yine hafta başı.
Yine koşuşturmaca.
Yine hırs.
Yine mücadele.
Yine başarı.
Yine başarısızlık.
Dünyayı sadece kendilerinin sananların kavgasını gördükçe, bir pazartesi gününün daha sendromun çok ötesinde olduğuna şahit olacağız.
Nasıl bir döngüdür bu?
Hangi ara bu hale geldik?
Nedir bu doyumsuzluk?
Gerçekten de nereden, nereye geldiğimizi sorgulamamız gerek!
* * *
Çok fazla gerilere gitmeyelim, 40 yıl öncesi..
Çalışıyorduk.
Mutlu olmak için!
Eğitimimizi alıyorduk.
Toplum mutlu olsun diye!
Seviyorduk.
Tüm insanları sarsın diye!
Dost oluyorduk.
Kimse düşmesin diye!
O günleri bir kez daha düşünün ve bugünlere gelin!
* * *
Şimdiiii….
100 yıl sonrası!
Tarih: 10 Haziran 2124
Kimiz?
Kim onlar?
Kimsiniz?
Toprağın altında çürümüş ve bizi hatırlayanların bile çok çok az olduğu o yıllarda; bugün sahip olduğumuz ve büyük emek sarf ettiğimiz yerlerde kimler oturacak?
Sahip olduğumuz çoğu şey yok olacak!
Servet harcadığımız lüks araçlar hurdaya çıkacak.
Öldükten birkaç yıl daha anılacağız.
O tarihte resmimiz bile duvarda belki asılı olacak!
Daha, daha, daha…
* * *
Bugün günlerden en farklı pazartesi!
Zihnimizi meşgul eden çoğu şey anlamsız!
100 yıl sonrasını bir kez daha düşünün!
Bu soruları analiz etmek için biraz duraksamak gerek!
Sözün Özü…
Hepimizi mutlu edecek bir dünya var!!!