Niye öyle mahsun duruyorsun?

Hayatının en olgun çağını en güzel şekilde yaşıyor.

da…

* * *

Bazen bu ‘…da’ var ya!

Bir eksik mi?
Bir beklenti mi?
Bir özlem mi?
Bir pişmanlık mı?
Bir öfke mi?

Her an ruhunun bir tarafında hissettiği bu duyguyu içinden atamasa da; hayatın o hızlı akışında rolünü iyi oynuyor!

* * *

Rahmetli öğretmenlerimizden, aynı zamanda Gazeteci-Yazar çok değerli ağabeyim Nurettin Baykal’ın bir sözü geldi aklıma.

Böyle durumlarda çok kullanırdı:
“Dışı forma, içini sorma!”

Gülerken, kalbin ağladığını ifade eder!
İçin için ağlamaktır bu!
Mutsuz olsa bile, sevdiklerini mutlu etmektir!

* * *

Tam da bu durumda!
Evet, rolünü iyi oynuyor!

Dünyanın en heyecanlı ve temiz sevgisini yaşadığını düşünse bile; yine de dışındaki formayı hiç üstünden çıkarmamaya kararlı!

Ama…

* * *

Peki ya ruhunu dinlediği zaman hissettikleri…
Daldı, gitti!

Hızlı kalp atışlarına ne diyecek?
Gözbebeklerinin parıldamasını nasıl durduracak?

Ruhunu nasıl frenleyecek?
O heyecanlı anılarını silebilecek mi?
Mektuplar ne olacak?

O kadar dalmış ki; arkadaşının sorusuyla irkildi:
“Niye öyle mahsun duruyorsun?”

Cevap vermesi bir anlam ifade etmezdi çünkü ruhu yüzüne en güzel haliyle yansımıştı.

* * *

İyi Pazarlar!
Ruhunuz hep gülsün.

Hayallerle gerçekler çoğu zaman zıt.
Hayalleriniz gerçek olsun!