İskenderun Gelişim Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Gürkan Arıkan, ‘Böbrek Kanseri Farkındalık Ayı’ kapsamında yüzde 2 ile 3 kişide görülen böbrek kanseri hakkında bilgilendirme yaptı.
Böbrek kanserinde erken tanının çok önemli olduğunu ve uygun tedavi yöntemleriyle başarılı sonuçlar elde edilebildiğine dikkat çeken Arıkan, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında da bilgiler verdi.
Risk Faktörleri ve Belirtileri Nelerdir?
Böbrek kanserinin ortaya çıkmasına sebep olan faktörlerden söz eden Op. Dr. Mehmet Gürkan Arıkan, “Böbrek kanseri, tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturmaktadır. Bir kişide böbrek kanseri görülme ihtimali, yüzde 2-3’tür. Son yıllarda dünyada görülme sıklığı yüzde 2 oranında artış göstermiştir. Dünyada böbrek kanserinden ölüm oranı yaklaşık 100 binde 2’dir. Yaş, tütün ürünleri, obezite, kırmızı et ve tuz alımının artması, hipertansiyon, kronik böbrek yetmezliği, diyaliz tedavisi, polikistik böbrek hastalığı, orak hücreli anemi ve tekrarlayan böbrek taşları, asbest maruziyeti, radyasyon hastalığın risk faktörleridir. Belirtiler yan ağrısı ve idrarda kanama olup hastaların yalnızca yüzde 10’unda görülür. Erken evrelerde, kitle küçük olduğundan böbrek kanserleri tipik olarak asemptomatiktir” dedi.
Tanı ve Tedavisi Nedir?
Ultrasonografi (USG), Kontrastlı (İlaçlı) Bilgisayarlı Tomografi ve Kontrastlı (İlaçlı) MR ile böbrek kanseri tanısı konulduğunu ifade eden Op. Dr. Mehmet Gürkan Arıkan, tedavi yöntemleri hakkında da şu bilgilendirmeyi yaptı: “Böbrek tümörlerinin büyüklüğüne, böbrekteki konumuna, çevre dokuya yaygınlığına göre cerrahi seçenekleri değişmektedir; açık radikal nefrektomi (böbreğin tamamının açık yöntemle çıkarılması), laparoskopik radikal nefrektomi (böbreğin tamamının kapalı yöntemle çıkarılması, açık parsiyel nefrektomi (böbreğin kanserli kısmının açık yöntemle çıkarılması), laparoskopik parsiyel nefrektomi (böbreğin kanserli kısmının kapalı yöntemle çıkarılması), ablatif yöntemler (yüksek sıcaklık veya radyo frekans uygulama ile tümörü yok etme); cerrahi için yüksek riskli veya uygun olmayan hasta grubunda uygulanır.”