Gökyüzüne baktı.
Her yeri kara bulutlar kaplamıştı.
Şimşekler çakıyor.
Yağmur, yağdı-yağacak!
Şemsiyesini açıp deniz kenarında yürürken, biraz düşünmek istediğini fazlasıyla hissetti.
Dalgalar hırçın.
Kayalıkları dövüyordu adeta.
Çok tatlı bir esinti var.
Tam da burada sarılmıştı O’na!
Kalbi kıpır kıpır oldu.
Bir sobanın başında gibi sıcaklıyordu artık!
Şemsiyeyi kapattığını fark etmedi.
Yağmur taneleri çisil çisil.
Gittikçe, gidiyordu.
El ele yürüyordu sanki o an…
Mutluluk bu olsa gerek!
Akşam saatleri kendini gösterirken, gökyüzüne baktığında bulutlar yavaş yavaş dağılıyordu.
Güneşin ışıkları nasıl da parıldıyor.
Bir renk cümbüşü izliyor.
Her rengin buluştuğuna şahit oldu.
Mavi, gri, siyah, kızıl, beyaz…
Tam da o an!
Bulutların arasında bir silüet!
Dünyanın en güzel kadını.
Gelmek istiyordu, gelemiyordu!
Kimbilir gelir miydi?
Sırılsıklam olmuştu.
Hafif bir rüzgar çıkınca üşüdü.
Ne güzel bir akşam.
Kaybetmek istemiyordu.
Gökyüzüne çevirdi gözlerini.
Çoktan gitmişti bile!
Ne kadar uzun bile olsa mesafeler, hep yanıbaşında olduğunu hissetti.
Sevmek, öyle bir şey!
* * *
İyi Pazarlar!
Depremde çok daha iyi gördük ki; hayat çok çok kısa!
Sevgiyle ve sevdiklerinizle kalın…