Biraz ileri gitsene!

Önünde duran adamı uyardı:
“Orada neden duruyorsun?”

* * *

İskenderun sahilinde yürürken, yolun içler acısı durumunu ve darmadağın kaldırımları görünce duraksamıştı.

Yürüyemiyordu.
Rüyada değildi elbette.
Garip bir durum!

Gördüğü tablo içini acıttı.
Deprem yeni olmuş gibi bir manzara.
“8 aydır neden bu halde?”
Tam da bu soruya cevap arıyordu.

Adeta köstebek yuvalarına dönüşen sahil yolunun bir türlü yapılmamasına bir anlam veremiyordu.

Oysa, İskenderun’un görünen yüzü burası.
Pırıl pırıl olması gerekir.
Her nedense buraya el atan yok!

Dalgın dalgın izliyor.
Üzüntüsünden hareketsiz artık.
Ne gidiyor, ne dönüyor!

Tam da o an arkadan gelen sesle irkildi:
“Biraz ileri gitsene!”

Sert bir ses tonuydu bu!
Geçiş yolunu tıkadığını fark etmemişti.
O an hızlanıp yol verdi.

Hızlı adımlarla tam karşıya geçiyordu ki; rögarın yanındaki tümseğe takıldı ayağı ve yere kapaklanıverdi.

Görenler koştu yanına.
Konuşmalar bir anda tepkiye dönüşmüştü.
Sahil yoluna kayıtsız kalanlaraydı tepki!

* * *

O yoldan geçenler farkında.
Öyle, lafla peynir gemisi yürümüyor!
Yazık ki ne yazık!!!