Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi(AYM)’nin 1 Ekim’e kadar tahliye kararı vermemesi durumunda Hatay’dan Ankara’ya yürüyebileceklerini söyledi.
Parti Sözcüsü Sera Kadıgil, Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ile Basın ve Halkla İlişkilerden Sorumlu MYK Üyesi İzel Sezer’in katılımıyla düzenlediği basın toplantısında Genel Başkan Baş, Atalay’ın mazbatasını alması, Meclis’e kaydının yapılması, meclis başkanlığına aday olması ve İnsan Hakları Komisyonu üyeliğine de seçilmesiyle zaten Meclis iradesinin tecelli ettiğini belirtirken, aynı şekilde adaletin de tecelli etmesini istedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın halen hukuka aykırı biçimde cezaevinde tutulmasına şu sözlerle tepki gösterdi; “Can Atalay yoldaşımızın durumu; bunu ısrarla, inatla söylemeye devam edeceğiz. Sonuçta seçilmiş bir milletvekili arkadaşımız tümüyle hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuluyor. Buna ilişkin bugüne kadar çeşitli girişimler oldu. Yani Hatay’da çok sayıda eylem oldu, Türkiye’nin dört bir yanında eylemler yapıldı, yurt dışında eylemler gerçekleştiriliyor. Birincisi seçildi, mazbatasını aldı, Meclis’te kaydı yapıldı, Meclis Başkanlığı’na aday oldu; bunların hepsi önemli adımlardı fakat İnsan Hakları Komisyonu üyeliğine seçilmesinin özellikle altını çiziyorum. Yani Meclis’te tek bir karşı oy olmadan Can Atalay, İnsan Hakları Komisyonu üyesi seçildi. Dolayısıyla burada zaten bir Meclis iradesinin biz tecelli ettiğini düşünüyoruz. Meclis de bu konuda bir tutum esas olarak geliştirmiştir. Belki bunu yüksek sesle söylemedi ama tek bir karşı oy yok. Can’ın danışmanları atanmış durumda. Şu anda ne yapacaklarını bilemedikleri için öyle yaptıklarını düşünüyorum. Sadece Can’ın soru önergeleri işleme alınmıyor, askıda duruyor. Reddedilmiyor, işleme de alınmıyor. Onun dışında danışman arkadaşlarımızın üçü de görevlerine başladılar. Tek eksik, Can’ın tahliye edilmesi.”
‘Hatay’da ‘Can Atalay gezici ofisi’ oluşturulacak’
İki şey paylaşayım. Bir tanesi sonuçta Hatay halkının durumunu aşağı yukarı hepimiz biliyoruz. Çok zor günlerden geçiyorlar. Üstelik deprem geride kaldıkça zorluklar azalmıyor, artıyor. Genel olarak unutuluyor. Oradaki insanlar kendi zorluklarıyla baş başa kalıyorlar. Bir kere Türkiye İşçi Partisi adına Hatay halkına bir borcumuz var. Can Atalay’ı cezaevinden çıkartmamız ve Can’ın oradaki görevlerine, sorumluluklarına odaklanması gerekiyor. Bu gerçekleşene kadar -mümkün olduğunca kısa sürmesini düşünüyoruz- içimizde bir iş bölümü yaptık. Önümüzdeki günlerde Hatay’da bir “Can Atalay gezici ofisi” oluşturulacak. Her gün bir ilçeye gidecek bu gezici ofis. Danışman arkadaşlarımız, avukat arkadaşlarımız, partimizin il yöneticileri, gerektiğinde diğer milletvekilleri, bizler orada olacağız. Sanki Can dışarıdaymış ve görevini yapıyormuş gibi onun eksikliğini hissettirmek için biz elimizden gelen her şeyi yapacağız. Böyle bir gezici danışma ofisi Can’ın, harekete geçecek.
‘Ankara’ya yürümeye başlarız’
Burada fiilen sorunları çözerken şunun unutulmasına izin veremeyiz. Bu, bir kere Türkiye’deki genel adalet tartışmasının bir başlığı. Can Atalay tartışması, bu adalet tartışmasının bir parçasıdır. Can Atalay tartışması bizim açımızdan Gezi Davası’nın bir parçasıdır. Gezi Davası’ndaki hukuksuzluklara karşı bir mücadeledir aynı zamanda Can’ın özgürlüğü için verdiğimiz mücadele. Bizim bunu kabul etmemiz, sineye çekmemiz, dur bakalım bekleyelim dememiz asla ve asla mümkün değil. 1 Ekim’e kadar Anayasa Mahkemesi’nin kararını vermesini bekliyoruz. 1 Ekim’de Meclis yeniden açıldığında eğer Can tahliye edilmemiş olursa biz o Meclis’e gitmeyiz. Biz o gün Hatay halkının yanına gideriz. Deriz ki; Meclis’in yeni yasama dönemi başlıyor, sizin milletvekiliniz cezaevinde haksız hukuksuz bir biçimde esir tutuluyor. Orada Hatay halkı bize ne görev verirse biz onu yaparız. ‘Burada oturun’ derlerse onlarla birlikte orada otururuz. ‘Yürüyelim Ankara’ya’ derlerse başlarız Ankara’ya kadar yürümeye. Can’ı çıkartana kadar da asla sesimizi kesmeyiz. Bu konunun unutulmasına, üzerinin kapatılmasına, alışılmasına izin vermeyiz.
‘1 Ekim’de Hatay’da olacağız’
Ben Hatay halkının öfkesinin her geçen gün arttığını kendi gözlemlerimle de görüyorum. İnsanların hayatları mahvolmuş durumda. Her gün bir haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe uğruyorlar. Bunun karşısında mücadele etsin diye görevlendirdikleri milletvekili de aynı biçimde esir tutuluyor. Artık daha ne bekleyeceğiz Hatay halkından? Hatay halkı yapması gereken her şeyi yaptı. Onlarla birlikte 1 Ekim itibarıyla üzerimize düşen neyse hep beraber yapmaya hazırız. 1 Ekim’de Hatay’da olacağız. Umuyorum Can tahliye olur ve onunla beraber Hatay’da oluruz. Olmadı mı bu mücadele oradan yükselerek devam edecek.”