Babaaaaa, ne olur yetiş!

Önceki gece…
Gökyüzü nasıl da ışıl ışıl!
Şimşekler çakıyor.
Korku ve endişe verici bir gece.
Deprem sonrası ürperdik yine!

Kapkara bulutlar.
Fırtınanın etkisi yağmurun habercisi.
Deprem anı da böyleydi!

İskenderun da teyakkuzda!
Arsuz da…
Kırıkhan da teyakkuzdaydı.

Yağmur başlayınca ‘Eyvah!’ diyen çoktu.
Özellikle konteyner kentte kalanlar.
Çadır kentte kalanlar ise korku içinde!

Kovalardan boşalırcasına yağıyordu.
Bazı konteynerler sular altında!
Adeta nehrin içinde kalmışçasına.

Bir anda; suların bastığı konteynerlerde kalan vatandaşların feryatları gecenin sessizliğini bozarken, çaresizliğin de göstergesiydi.

İnsanlar koşuşturuyor.
Kovalarla su tahliyeleri yapılıyor.
Anne-baba nasıl da ıslanmış.

Tam o an bir çocuğun sesi duyuluyor:
‘Babaaaa, ne olur yetiş!’

Herkes bir anda o yöne koştu.
Konteynerdeki çocuk depreme yakalandıklarını düşünüp hıçkıra hıçkıra ağlıyor.

Hani, bazıları mangalda kül bırakmıyor ya!

7 aydır toplantı!
7 aydır ziyaret!
7 aydır bol bol proje!

Kış, çetin geçecek gibi…
Çocukların feryatlarını duyun, yeter!!!