Yemek kuyruğunda gördüm!

Gerçekler o kadar acı ki…

Binlerce canımızı kaybettiğimiz bir kentten, yani İskenderun’dan yazıyorum.

Enkazların arasından.
Çadırlardan.
Konteyner kentlerden.
Yarılmış caddelerden.
Her an taşabilecek denizin dalgalarından.
Gözüyaşlı ailelerin yanından.

Ne o, unuttuğumuzu mu sanıyorsunuz?
Deprem bölgesinden yazıyorum!

* * *

Önceki gece cadde, sokak ve meydanları dolduranların, seçim sonrası yaşadıkları karnaval havasını da unutmak mümkün mü?

Evet!
Seçimi kazanmış olabilirler.
Sevinmek hakları.

Ama…
Bu kadarını da beklemezdik!

* * *

Sanki binlerce vatandaşımız ölmemiş.
Ne garip bir ruh haline bürünmüşüz!

Ailelerimizin parçasıydı hepsi.
Her gün dertleştiğimiz komşularımızdı.
Can dostlarımızdı.
Çocuklarımızın arkadaşlarıydı.
Evlatlarımızdı.
Amcamız, halamız, teyzemizdi.

* * *

Bu zor günleri atlatmak kolay mı?

Geçen gün; bir yerde dağıtılan yemekten almak için kuyrukta gördüğüm ve tanıdığınız bir kişi içimi çok acıtmıştı.

Kimbilir ailesine ne oldu?
Kimbilir ne durumdadır?
Kimbilir nerede barınıyorlar?

Kim olduğunu yazmam çünkü incinmesini asla ve asla istemem.

ki…
Siz de istemezsiniz eminim!

* * *

Sözün Özü…
Dayanışmaya çok ihtiyacımız var.
Tam da ‘BİZ’ olma zamanı!