Siz, insan değilsiniz ya!

Yazayım diyorum.
Yazmayim diyorum.

Zamanı diyorum.
Zamanı değil diyorum.

    *     *     *

Depremin o ilk günlerinde insanlardaki hayatta kalma sevincinin yanısıra, ‘Çok şükür’ seslerinin yoğunluğu dikkatimizi çekmişti.

Çaresizlik vardı o anlarda.
Feryatlar.
Yakınlarını kaybedenler.
‘Kimse yok mu?’ sesleri.
Acı ve gözyaşları.
Kıyamet gecesiydi, o gece!!!

    *     *     *

Peki ya şimdi?
Nerden başlasam bilmiyorum!

Kiralık ev yok.
Varsa da istenen rakamlar çok uçuk!

Soğan fırsatçıları, depolardan soğanları piyasaya sürdüler ve tam vurguncular!

Patates de böyle.
Yumurta da böyle.
Elma da böyle.
Pirinç de böyle.
Un da böyle.

Bayram geliyor.
Fiyatlar yine uçtu!

    *     *     *

Fırsatı ganimet bilip, bu milletin acılarını ranta çevirenleri gördükçe insanın kızgınlığı tavan yapıyor.

Konteyner fiyatlarına bakın.
Prefabrik ev fiyatlarına bakın.
Ev fiyatlarına bakın.
Arsa fiyatlarına ise hiç bakmayın!!!

Hiç mi ders almadınız?
Hiç mi vicdanınız yok?
Hiç mi insanlığınız kalmamış?

Yok!
Siz, insan değilsiniz ya!!!

    *     *     *

Dün akşam, iftar saati öncesi…
Aşevi kuyruklarında bekleyenlere baktım.
Kimleri görmedim ki…

Madalyonun diğer yüzü…
Depremin o büyük tehlikesi geçtikten sonra avuçlarını ovuşturup, depremi fırsata çevirenleri gördükçe midem bulanıyor.

Yazmanın tam da zamanıymış!
Allah belanızı versin emi!!!