İyi bir anne.
Çocuklarına çok düşkün.
Mütevazi de…
Güzel kalbiyle seviliyor.
Yaklaşık üç yıl önce, çok sevdiği eşini kaybettiğinde adeta dünya başına yıkılmıştı.
Pırıl pırıl çocukları.
Eğitimli ve güzel kalpli ailece.
Kenetlendiler yürekten.
Hem anne, hem babaydı artık!
Evlatlarıyla yaşama tutundu.
* * *
Eyvahhhh!
Nerden bilebilirdi ki…
6 Şubat sabahı depremle uyandılar.
Apartmanın en üst katı.
Felaket ‘Geliyorum’ demişti.
Beşik gibi sallandılar.
Evindeki her şey savruluyordu.
Tam umutsuzluğa kapılırken, depremin yavaşlamasıyla birlikte kendilerini aşağı zor attılar.
- Korku
- Panik
- Gözyaşları
Günler, günleri kovaladı.
Ağır hasarlı evine çıkarken nasıl da ürkek.
Kapıyı açtı.
Gördükleri, depremi anımsattı!
Pencere kenarına doğru yürüdü.
İskenderun sahilini seyrederken kullandığı kahve fincanları orada duruyordu.
Salona baktı.
Koltuk takımları.
Panolar.
Zevkle döşediği eşyalar.
Odaları dolaştıkça ürperdi.
Darmadağın her yer.
Hiçbirine dokunmak istemiyordu.
Ağlamaya başladı.
Büyük bir özenle kurdukları yuvalarının ve anılarındaki izlerinin öldüğünü görünce hıçkırıklara boğuldu.
Perdelerine dokunurken hatıraları canlandığında manzarayı son kez izledi ve dönüp çıktı evinden.
* * *
Evinden çıkmak, bir kez daha ağlattı O’nu!
Arkasına dönüp bakmadı bile.
Mazide neler bıraktığının acısını hissederek yürüdü!