Antakya’da bir bina.
Depremin ikinci gününde bir tablo.
Enkazdan bir annenin sesi geliyor.
Kucağında bebeği.
Vatandaşlar kendi imkanlarıyla birkaç blok kaldırınca küçük bir arada sıkışan o genç anneyle konuşuyorlar.
Moral vermeye çalışıyorlar.
Diyalogları bile insanın içini yakıyor.
Annenin sözleri daha çok yakıyor!
* * *
İşte o anki konuşmaları:
- Yoldalar, yoldalar geliyorlar.
- Nerden geliyorlar ya onlar?
(Oyalandığını anlayınca sitem dolu cevap veriyor anne) - Bebeğin kımıldıyor mu kızım?
- Hayır!
- Bebeğin kımıldamıyor mu?
- Bebeğim ağlamaktan yoruldu!!!
- Uyuyordur inşallah.
- İnşallah!
- İnşallah uyuyordur kızım, sen biraz daha sabret!
- ………………
* * *
Sözün bittiği yer!
‘Kurtarmaya gelecekler, yoldalar’ sözüne o gencecik annenin, “Nerden geliyorlar onlar ya?” sitemi ilk 48 saatin çaresizliğini anlatıyor.
Her enkazda benzer sahneler.
Her enkazda can pazarı!
Depremin vurduğu yerlerde çaresizlik!
Anlatmak o kadar zor ki!!!
* * *
“Bebeğim ağlamaktan yoruldu!”
Yok daha ötesi!!!