- Anlayamadınız.
- Anlayamayacaksınız da!
Konuşmasına işte böylesine sorgulayarak başlayanların oranı çok yüksek.
Peşpeşe yaşadığımız depremlerin yarattığı acıları, her gün yaşamak denir bu sürece…
Çok daha fazlası var.
Adına, ‘yaşamak’ denirse tabii ki!
İşyeri yok.
İş yok.
Malzeme yok.
Ev yok.
Bir de; barınacak yeri olmayanların savrulduğu gurbet yaşamlarının zorluklarını da bu ‘yok’lar arasına atabiliriz.
Gurbette her geçen zaman çok acıtıyor.
İş bulanlar çalışıyor.
Evlerini derme-çatma da olsa kurmuşlar.
Hiç kolay değil, hiç!
Zaman zaman tanıdığımız bazı esnafla yaptığım görüşmelerde duyduklarım canımı acıtıyor.
Aileler dağıldı.
Yuvalar dağıldı.
Çevre dağıldı.
Arkadaşlar dağıldı.
Dostlar dağıldı.
Hatay, o kadar ağır yara aldı ki; tekrar toparlanmak ve dağılmak zorunda kalanları geri getirmek için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Çok acil!
Hiç de zaman kaybetmeden!
Bir esnafımız taaa Tokat’a gitmiş.
Bir fabrikada işe başlamış bile.
Ustalığıyla hiç de ilgisi olmayan bir iş.
Söze şöyle girdi:
‘Memleketimden uzakta, gelin bana sorun!’
Çocuklarının okulu.
Ailesinin geçimi.
Hatay’da yaşadığı çaresizlik.
Saydı da saydı!!!
Gurbet o kadar acı ki…
“Her günüm deprem gibi be abi!”
Bu cümlesi neler anlattı, neler!