Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen “Spesifik Bir Irkçılık ve Ayrımcılık Biçimi Olarak İslamofobi” başlıklı uluslararası konferansına konuşmacı olarak katılan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi(ASAM) Başkanı Musa Serdar Çelebi, tarihten örnekler vererek, Avrupa’da İslamofobi’nin aslında bir Türk fobisi olduğuna dikkat çekti.
Bakü Uluslararası Multikültüralizm Merkezi, Azerbaycan Uluslararası İlişkilerin Analizi Merkezi ve G20 Dinlerarası Forumu tarafından “15 Mart İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü” dolayısıyla düzenlenen konferansa dünyanın 34 ülkesinden bilim insanları, din adamları ve uzmanlar katıldı.
Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Angel Moratinos konferansa gönderdiği video mesajda, “Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) sadece İslam dinine ve Müslüman toplumuna karşı olmak değil, tüm insanlığa ve insan haklarına karşı olmaktır” ifadelerini kullandı.
Konferansta, Müslüman karşıtlığı ile mücadelede farklı yaklaşımlar, Avrupa ülkelerinde Müslüman karşıtlığı, dünya medyasında Müslüman karşıtlığı gibi konularda konuşmalar ve sunumlar yapıldı.
Günümüzde Avrupa’da İslamofobi’yi ele alırken tarihten günümüze kadar sistematik olarak türetilen korkunun dikkate alınması gerektiğini ifade eden ASAM Başkanı Musa Serdar Çelebi, “Bugün İslamofobi, Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde, özellikle Avrupa’da artık Müslümanlara yönelik şiddet olaylarıyla karşımıza çıkmaktadır. Avrupa’da var olan ve bir türlü önü alınamayan ırkçılık ve ayırımcılık artık önemli ölçüde İslam karşıtlığına, Müslüman düşmanlığına dönüşmüş durumdadır. Batı’da bazı çevreler bu karşıtlığı ve düşmanlığı mazur göstermek, meşruiyet kazandırmak için yoğun çalışma yapmaktadırlar. Tutuculuk, uyumsuzluk, aşılmaz kültür ve inanç farklılığı gibi bahaneler bu tür çabalarda birer malzeme olarak kullanılmaktadır. Özellikle, eğitim sisteminin İslam ve Müslümanlar ve toplumsal gerçekler konusunda samimi bir müfredat oluşturması, karşılıklı anlayışı organik kılmak adına gençlere bu gerçekleri içselleştirmeleri yönünde destek sağlaması gerekecektir. Ancak o zaman Kuran-ı Kerim’in yakılması bir toplumsal tabu ile engellenecektir. İslamofobi’nin, yani aslında Avrupa’daki Türk fobisinin güçlü işlevselliği bugün dahi önemini korumaktadır” dedi.