Ne yasımızı tutabiliyoruz.
Ne ağlayabiliyoruz.
Ne de gülebiliyoruz.
Donuklaştık!
Tepkimizde bile şaşırdık!
Depremleri yaşadıkça ve barınma sorunuyla birlikte nerede olduğumuzu bilemez duruma geldik.
Kim öldü?
Kim yaralı?
Kim kayıp?
Vallahi de billahi de hayat durdu sanki!
6 Şubat, saat 04.17…
Kıyamet koptu buralarda!
Neredeyiz?
Başka gezegene mi taşındık?
Ne olur üstümüze gelmeyin!
Bırakın toz-duman kalksın.
Yardım değil, destek istiyoruz!
O kadar çaresiz ki buralar!!!
Depremin şiddetini yazmama gerek yok, öyle bir yıkımın tarifi de yookkkkk!
Herkes çaresiz.
Ev yok.
İşyeri yok.
Anne yok.
Barınacak yer yok.
Çocuk yok.
Ailenin direği baba yok.
Acılı bir kadının, “Keşke depremde ölseydim de bu yaşadıklarımızı görmeseydim” feryadı depremden daha beter değil mi?
Daha neler var neler anlatılacak!
Fırsatçıları da unutmayacağız.
Ders almayıp, dayanışmadan kaçanları da unutmayacağız!
Deprem üstüne deprem bunlar!
Allah, gözünüzü doyursun!
Biliyor musunuz?
Sizin yarattığınız deprem çok daha acı!!!