Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fadi Hurigil, yaptığı duygu dolu açıklamada ”Asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremde büyük zarar gören medeniyet ve hoşgörü şehri Hatay’ın deprem tarihini de ortaya koydu. Tarih boyunca büyük depremlerle sallanan Hatay’ın daha önce olduğu gibi bu kez de yeniden ayağa kaldırılacağını ve küllerinden yeniden doğacağını söyleyen Hurigil, “Hatay’da çan düştü, ezan sustu, hazan göçük altında” dedi.
Antakya’nın sıradan bir şehir olmadığını söyleyen Hurigil, “Tüm zamanların şehri, çağlar içinde yok olan şehir Antakya. Çan düştü, ezan sustu, hazan göçük altında. Sıradan bir şehir değildi Antakya. M.Ö. 300 yılında başlayan ve günümüze kadar süren hikayesi içinde mimari ve kültürel mirası ile hâlâ yaşamakta olan kadim bir kent ANTAKYA. İmparatorların gözdesi olmuş, Antik Çağ’ın üç büyük metropolünden biri ANTAKYA. O çağlarda nüfusu birkaç yüz binlere ulaşmış, güzelliği ve halkının yaşadığı hayat ile dillere destan olmuş, DOĞUNUN KRALİÇESİ ANTAKYA. Azizler Petrus ve Pavlus’un, Mesih İsa’nın öğretisini anlattıkları, inananlara ilk kez “Hristiyan” adının verildiği kutsal kent ANTAKYA. Doğal taş döşeli sokakları, kendine özgü nitelikteki avlulu evleri, bunların içindeki yaşam biçimi ile ANTAKYA. Üç büyük dine mensup insanların beraberce yaşadıkları, inançların kardeş olduğu, bütün insanlığa örnek olacak barış, dostluk ve kardeşlik kenti ANTAKYA.
Tarih boyunca en çok can kaybının yaşandığı 4 depremden ikisinin olduğu şehir ANTAKYA. Tahminlere göre M.S. 115 yılında 7,5 şiddetinde meydana gelen depremde 260 bin kişi hayatını kaybetmiş. M.S. 525 yılında 7 büyüklüğündeki depremde ise 250 bin kişi ölmüş. Öyle ki son büyük deprem olan 1872 yılında ANTAKYA’nın üçte biri yerle bir olmuş. Bugüne kadar ya depremler yada istilalar ile yıkılmış şehir ANTAKYA. 1872’deki son büyük depremde ahşap olan ve yıkılan Kilisemizin yerine taştan yapılan ülkemizin en güzel ve heybetli 10 Kilisesinden biri olan Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisemiz maalesef bir kez daha yıkıldı.
Tarih tekerrürden ibaret derler ya. Keşke tekerrürden ibaret olmasaydı. Tarih bir kez daha yok oldu. Tarihi meclis binası, tarihi Cami’ler, tarihi çarşılar, eski ANTAKYA evleri. Sıradan bir şehir değildi ANTAKYA. O topraklarda doğanlar o şehirde yaşasalarda, yaşamasalarda ruhen bağlı oldukları şehirdir ANTAKYA. Tarihte onlarca kez yıkıcı deprem geçiren ve yeniden inşa edilen tarihi kent bir kez daha yok oldu. Anılarımız, geçmişimiz, geleceğe dair umutlarımız, herşeyimiz silindi. Atalarımız geçmişte bu kutsal şehri ve Kilisemizi nasıl yeniden inşa ettilerse, bizlerde tarihi Kilisemizi ve bu şehri inşa edip yeniden ayağa kaldıracağız. İçimiz her daim belki buruk kalacak, ama küllerimizden yeniden doğacağız. YENİDEN DOĞACAK ANTAKYA, YENİDEN YÜKSELECEK ANTAKYA” dedi.
Maraş depremnde, Hatay’ın sembol tarihi cami ve kiliselerinden Antakya Rum Ortodoks Kilisesi’nin yanısıra Samandağ’da Ermeni asıllı vatandaşlarının yaşadığı Vakıflı Mahallesi’ndeki Meryem Ana Kilisesi, Altınözü’ndeki tarihi Aziz Georgios Rum Ortodoks Kilisesi, Anadolu Katolik Kilisesi’nin merkezi olan İskenderun’daki İtalyan Latin Katolik Kilisesi, Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz fermanı ile 1870 yılı başlarında inşaatına başlanan ve 1876 yılında inşası tamamlanıp ibadete açılan İskenderun Aziz Nikola (St. Nicholas) Rum Ortodoks Kilisesi, 1514’te yapılan ve 2017’de restorasyonu tamamlanarak tekrar ibadete açılan Arsuz Rum Ortodoks Kilisesi’nin yanısıra Anadolu’nun bilinen ilk camilerinden olan Hatay’daki Habibi Neccar Camisi’nin büyük hasar aldı.
