Çok para.
Daha, daha, daha çok para.
Bundan da çok para!
Sınırı yok ki!
Yedikleri iki lokma ekmek.
Fazlası ne?
- Biraz lüks
- Biraz şatafat
- Biraz caka
- Biraz fiyaka
- Biraz ev
- Biraz kalabalık sofra
Paranın büyüsüne kapılıp da her şeyi kazanabileceklerini sanan insanların, her kaybettiklerinde yaşadıkları tramva o kadar acı ki…
- Sağlık
- Samimiyet
- Huzur
- Dostluk
- Sevgi
Kaybetmeye gelmez bu değerler.
Yine de akıllarında; para da para!
Oyalanıp dururlar!
Varsa – yoksa para!!!
Oysa; şu kısacık yaşam ve hızla giden zaman içinde hep birlikte mutlu olmanın tüm maddi değerlerden çok daha önemli olduğunu anladıklarında iş işten çoktan geçmiştir.
Para varsa, varlar!
Para yoksa, yoklar!
Gerçek bu!!!
Nice örneklerini gördük.
Bir varmış, bir yokmuş…
Parayla her şeyi yapabileceklerini sananlar, hüsrana uğradıklarında kroşe yumrukla sersemleyen boksör gibi oluyor.
Yok!
Para, her şeyi çözmüyor!
Son zamanlarda örnekleri çok.
Kibirleri de cabası!
Peki, nereye kadar sürer?
Aşık Veysel’in o mükemmel şarkısıyla vereyim cevabını!
“Uzun, ince bir yoldayım
Gediyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne hâldeyim
Gediyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yörüdüm aynı zemanda
İki gapılı bir handa
Gediyorum gündüz gece”
Mal da, mülk de ‘Han’da kalacak!
Yolcular, yola devam!!!