Vakit tamam!

Duygu dünyası bu.
Çok sesli müzik korosu gibi!

Bazen hareketli türkü.
Bazen ağlatan Arabesk.
Bazen veda şiiri.
Bazen içli bir şarkı.
Bazen masal.

   *     *     *

Geçen Pazar günü; aylardır yazdığım öykünün sonuna gelindiğini ve duygusal bir vedanın yaşandığını yazmıştım.

Ayrılık zordur.
Bırakıp gitmek yaşanmışlıkları!
Taaa uzaklara…

   *     *     *

Geçti direksiyonun başına.
Yollar.
Ahh şu yollar.
Yutkundu!

Biraz hız yaptığını hissettiğinde yavaşça frene bastı ve yaşadıklarını kendi kendine anlatmaya başladı!

Neler yaşamıştı neler!
Dikiz aynasına baktı.
Hesaplaşıyordu kendiyle bir anlamda.
Gözleri doldu o an!

Nasıl duygulu bakıyordu aynadan gözlerine.
Kalbinin titrediğini hissetti.
Sevdiğinin gözlerine bakar gibiydi!

Epey yol aldı böyle.
Mırıldandı:
‘Her şeye rağmen….’

‘Vakit tamam!’
İçi kan ağlasa da!

Açtı şarkıyı ve eşlik etti:
‘Vakit tamam seni terk ediyorum…’
Devamı geldi.

“…Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır

Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında”

Nasıl da dalmış!
Gideceği yere yetişmişti bile.
Veda havasına kapılarak!

   *     *     *

İyi pazarlar!
Sevdiklerinize sıkı sıkıya sarılın.
Hep mutlu olun.