Blok blok yükseliyor inşaatlar.
da…
Toprağın ağladığını gören yok!
Mazot pahalı
Tohum az.
Gübre ateş pahası.
İşçi yok.
Ürünler elde kalıyor.
Zam üstüne zam!
Kırsal kesimlerde peşpeşe yapılan inşaatların eski halini düşündükçe, gerçekten kıtlığa giden yolun nasıl da kısaldığını görebiliyoruz.
Ahhh o bereketli topraklar ah!
Hani nerde?
Karaağaç’ta yer mi kaldı?
Köyler bitirildi.
Arsuz’un gidişatı çok daha beter!
Ranta kurban edilen araziler.
Hatay’ın bereketli toprakları katlediliyor.
Her yerde oyun içinde oyun!
Çok değil, 30 yıl öncesine gittiğimizde, topraklarımızdan adeta bereket fışkırdığını çok iyi hatırlarız.
Her yer domates kokardı.
Maydanoz.
Nane de mis gibi kokardı.
- Salatalık
- Üzüm
- Patlıcan
- Biber
- Mandalina
- Kabak
- Portakal
- Marul
- Limon
Hemen hemen her evin bahçesinde de vardı.
Peki ya şimdi?
Bunun cevabını vermek bile çok acı!
Hani bizim çocukluğumuzda tadına doyamadığımız ve Türkiye’nin her yerinde yemek için sabırsızlıkla beklenen ‘Akçay Şeker Portakalı’na ne oldu?
Çiftçi perişan edildi.
Zamlar yüzünden çaresiz bırakıldı tüm çiftçiler.
Toprağı satmak zorunda kaldılar, maalesef.
Zarar üstüne zarar!
Çiftçi ne yapsın?
İşte böyle oluştu beton yığınları!
Gidin inşaat sahalarına.
O bereketli topraklar hüngür hüngür ağlıyor!
Binalar karnınızı doyuracak, öyle mi?
Velhasıl-ıl kelam…
Türkiye, çok acil çiftçisine sahip çıkmalı!!!