Koca koca adamlar.
Çok başarılılar, öyle mi?
Kimi, çok önemli sanayici.
Kimi çok önemli üretici.
Kimi, çok önemli yönetici.
Kimi, çok önemli belediye başkanı.
Kimi, çok önemli eğitimci.
Kimi, çok önemli sağlıkçı.
Kimi, çok önemli politikacı.
Önemliler listesini sıraladıkça, ‘O listede benim de olmam gerekir’ diyerek afra-tafra yapan çok önemli ve büyük insanlar da ortaya çıkar.
Milyonluk makam araçları.
Korumaları.
Her yerde böbürlenmeleri!
Ohhooo daha ne havalar!
Hele o poz vermeleri yok mu?
Dersiniz ki; en önemlisi kendileri!
Hele o ‘Ben!’ diye başlayan sözleri yok mu?
Dersiniz ki; dünyayı güzelleştirmişler!
En önemli insanlar kategorisinin kabarık listesini alt alta koyun ve bu önemlilerin, Türkiye’nin aydınlık yarınları olan çocuklarımız için ne yaptıklarını bir düşünün!
Yeşil mi kaldı?
Her yer beton yığını!
Temiz hava mı kaldı?
Bacalardan adeta zehir püskürüyor!
Deniz mi kaldı?
Zehirli atıkları akıt denize gitsin!
Nereye baksanız; çocuklarımızın geleceğini çalan ve yaşanmaz hale getiren ve sadece para kazanmak üzerine planladıkları bir düzen kurmuşlar.
Çocuklar!
Oyun alanları bile ellerinden çalınan çocuklar.
Çocuklar!
Harçlıksız okula gitmek zorunda bırakılan çocuklar.
Çocuklar!
Uyuşturucu bataklığına sürüklenen minnacık çocuklar.
Çocuklar!
Gelecekleri bile şimdiden çalınan çocuklar!!!
Behey çok önemli şahsiyetler!
Hiç olmazsa; çocukların aydınlık yarınlarını karanlığa çevirmeyin ve onlara ait olan doğayı tahrip etmeyin.
Elinizi vicdanınıza koyun.
Çok geç kalmış sayılmazsınız.
Çocuklardan utanın!
Çocukluğumu hatırlıyorum.
İskenderun’un o cennet halini hatırlıyorum.
Arsuz’un turizm cenneti olduğunu da…
Amanos Dağı’nın doğa harikası halini hatırlıyorum.
Ovaların yeşil örtüsünü.
Tarlalardan sebze ve meyve fışkırdığını.
Özgürce oyun alanlarımızı.
Hatay’ın muhteşem halini hatırlıyorum.
Bir de çocuklarımıza bırakacağımız yeni halini.
Ranta teslim ediyoruz çocuklarımızı!
Hadi, çocukların yüzüne bakın, bakabilirseniz!!!