Deniz kenarı.
İki sandalye, bir masa.
Sevgiyle oturmuşlar.
Mutluluğun resmidir bu.
Çay içiyorlar.
Ne güzel bir hava esiyor.
Sohbet de koyu.
Gündemin o soğuk ve bunaltıcı halinden uzak ve yılların yaşanmışlıklarının masaya yatırıldığı bir tablo olduğu nasıl da belli.
Gemiler.
Balıkçı tekneleri.
Jet skiler.
Dalga sesleri.
Yaşamın güzel kareleri bunlar.
İçimizi ferahlatıyor.
Kalpler daha sık atıyor.
O kadar yalın ki…
Çok zor değil bu anları yaşamak çünkü bizden çalınan sevgi tohumlarını tekrar yeşertmek sadece ve sadece bizim elimizde.
Az ötede çocuklar nasıl da sevinçli.
Anne ve baba gülümsüyor.
Mutlu bir aile resmini oluşturmuşlar.
Bankta oturan çift.
Denizin maviliklerine dalmışlar.
Tatlı bir esinti var.
Arkadaşının omzuna yaslanmış kadın.
Nasıl da güzel bir an.
Çocuk oyun parkından yükselen cıvıl cıvıl çocuk sesleri, umutlarımızı yeşerten şarkıların nağmeleri gibi aydınlık geleceğimize işaret ediyor.
Ülkemin her yanı böyle olmalı.
İnsanlar içten gülsün.
El ele ve gönül gönüle olalım.
Tıpkı, eskiden olduğu gibi!
Bunun adına ‘HUZUR derler.
Huzurumuzu çalmalarına izin vermeyelim.
Kavga etmeyelim.
Ayrışmayalım.
Oyuna gelmeyelim.
Kin tutmayalım.
İyi bilinsin ki; savaş naraları atanlardır, ülkemin güzel insanlarının mutluluklarını ve huzurunu çalanlar.
Hadi!
Masada sevdiklerinizle oturun.
Kahkaha atın.
Sevgiyi doya doya yaşayın.
Huzurlu olun.
Huzur da bulaşıcıdır!
Sevgi de bulaşıcıdır!
Gülmek de bulaşıcıdır!
Çaba gösterin de bulaşsın.
O kadar ihtiyacımız var ki…
Sakın geç kalmayın!!!