Pazar günleri gündem dışı yaptığımız sohbet, gerçekten de nefes aldırıyor.
Hep sorun!
Hep tartışma!
Hep dram!
Hep üzüntü!
Hep kavga!
Hep belirsizlik!
‘Yetti gayrı!’ diyorsun.
Dinleniyorsun.
Mutlu oluyorsun.
Uzaklaşıyorsun.
Kendini dinliyorsun biraz.
Toprağın nadasa bırakılması gibi hissediyor insan kendini pazar sohbetlerinde.
Düşünüyorsun, ister istemez!
Nasıl da duygusallaşıyorsun.
Yıllar mı?
Yollar mı?
Ya da…
Yüreği mi?
Biraz bocalıyorsun!
Ne kadar hızlı geçiyor zaman.
Dur-durak yok!
Yaşadıkların kâr kalıyor sana!
‘Durdurun dünyayı inecek var!’ diye feryat etsen de; zamanın hızlı akışı içinde yaşamına devam ediyorsun.
Bugün de sohbet ediyoruz.
Duygusal.
Bir o kadar da ‘gerçekler’ diyelim!
Duygulara ‘gem’ vurabilirsiniz.
Ammmaaa…
Duygular ölmez!
Hani kendinle başbaşa kalırsın ya!
Duygularındır seni yaşatan.
Pazar günleri, duygu günleridir bir anlamda!
Bilirsiniz ki; duygularınızın ulaştığı her yer veya duyguların size ulaştığı her an sizin yaşamınızın özüdür.
Mutlaka ‘sevgi’ vardır duygularda.
‘Barış’ vardır.
‘Mutluluk’ vardır.
‘Huzur’ vardır.
‘Adalet’ vardır.
Bu duygularınıza güvenin.
Hep birlikte ‘mutlu’ olmaktır hakkımız.
İyi pazarlar.