Çarşıda-pazarda size yutturulan sahte paradan bahsettiğimi sanmayın!
Konuşuyorsunuz.
Tanıdığınızı sanıyorsunuz!
İnanıyorsunuz.
Güveniyorsunuz da…
O ne?
Bir gün bakıyorsunuz ki…
Evet!
Bakıyorsunuz ki bambaşka biri!
Tamam!
Görünürde olan bir yüzü var.
Bildiğiniz.
Gördüğünüz.
Yüz mü?
Maske mi?
İşte bu ikilem bazen erken, bazen de geç fark edilse de mutlaka ‘yalancının mumu yatsıya kadar yanar’ misali çıkıyor ortaya.
Hatta…
Maske yerine matruşka gibi de olabiliyor!!!
- Sahte para.
- Sahte gıda.
- Sahte tapu.
- Sahte içki.
Ve…
- Sahte yüz!!!
Hayal kırıklığı mı?
Arkadan hançerlenmek mi?
Brütüs gibi!!!
‘Kazanmak için her yol mubah!’ diyenlerin sahte yüzleriyle cirit attığı ve biraz da parayla örttüğü sahte yüzleri gördükçe şaşırmamak mümkün mü?
Biliyorsunuz.
O da bildiğinizi biliyor!
Görüyorsunuz.
O da gördüğünüzü görüyor!
Ammaaaa…
Aynı tas, aynı hamam!
Etik değerlerin ve ahlak kurallarının rafa kaldırıldığı bir dönemde, parayla kapatılan sahte yüzler kabul görüyor desem, hiç de abartı olmaz.
Sahte ya!
Vallahi sahte!!!
- ‘Bile bile lades’ demek!
- Paranın büyüsüne kapılmak!
- Ahlaki değerleri yitirmek!
- Dalkavukluğu kabul etmek!
Adına ne derseniz deyin!
Yine de sahteliğe prim verenlere yuhhh olsun!!!