-Aman ha!
-Bu kadar da eleştirip, kendini riske atma!
-Dengede yaz!
-Sorunları tek başına mı çözecen!
-Senden başka gazeteci mi yok?
Yazma be kardeşim, kendine dikkat et!
Nasihat üstüne nasihat.
Her şey ‘korku’ üzerine kurulu!!!
Nerdeeeen, nereye?
Gazetecilere reva görülenlere bakın!!!
Yıllardan beri hep aynı senaryolar sahneye konurken, gazetecilerin etrafında oluşturulan çember gittikçe daraltılıyor!
Otur be usta!
Biraz demlenelim.
Konuşalım da…
Tamam!
Bize kızanlar çok.
Amma…
Yazdıklarımız doğru be usta.
Bilmeyen mi var?
Tek cümle söyleyim bize kızanlara.
Gündem değiştirmede üstlerine yok!
Cin gibiler vallahi!
-Yazma!
-Yazma!
-Yazma!
Hep aynı telkinler!
Onu yazma.
Bunu yazma.
Şunu yazma.
Yazma diyenler o kadar çoğaldı ki!!!
Yazacam!
Benim işim bu.
Yazacammm!
Ya yazacam!!!
Ya yazacam!!!
Çünkü; mesleğimi onursuzca yapacağıma ve milleti kandıracağıma, şerefimle gider başka bir iş yaparım.
Belki balıkçılık yaparım.
Belki, karpuz satarım.
Belki, ayakkabı boyacılığı yaparım.
Belki, simit satarım
Gazetecinin kalemi onurudur.
Satmam ama kırarım!!!
Onurlu yaşamak, kaç kişinin eline geçer ki!!!