Hele o koltuktan bir kalkın!

Hey gidi koltuk hey!
Sen nelere kadirsin!!!

Seçildi mi tamamdır.
Afra-tafra dönemi başlar!
Nasıl da havalanır!

En iyisi o!
En cafcaflısı o!
En bilgilisi o!
En karizmatiği o!
Allah Allah!!!

Hele hele gaz vermeler de başlayınca kim tutar o koltuğun emanetçilerini artık!

Daha neler neler…
Ayağı yere basmaz.
Yükseklerde dolaşıp-durur.
Görmez!
Kibir abidesidir.
Duymaz!
Uçan balon gibidir!!!

Hemen hemen her seçim sonrasında yaşanan bu tabloları gördükçe, vatandaşların ‘Ahh!’ çekişleri de değişmez.

Liyakatli olanlar yok mu peki?
Tabii ki var.
İki elin parmakları kadardır onlar!!!

Eyyy koltuk emanetçileri!
Koltuğun sahibi mi sanıyorsunuz kendinizi?
Ayaklarınız yere bassın!!!

Hele de koltuktan bir kalkın!
Görev süreniz dolsun.
O zaman anlarsınız ne olduğunuzu!!!

Çevrenizde fır-fır dönenleri görmediğiniz zaman, sizi gazla doldurup şişirenlerin koltuğa yeni oturanlara aynı görevi sürdürdüğüne şahit olacaksınız!

Amma…
Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye!!!

Çok sevdiğim şu sözün de tam zamanı:
‘İnsanlar makamlarıyla karşılanır, kişilikleriyle uğurlanırlar!’
Çevremizde örnekleri o kadar çok ki!

Yani…
Koltuk, hikâye!!!

Bir cevap yazın