Bir paket ‘Ramazan Kolisi’ deyip geçmeyin!

Görüyorum.
Nasıl da çaresizler!
Bekliyorlar.
Kimbilir neler düşünüyorlar!

Bir anne.
Yanında küçük kızı.
Soruyor:
“Bir koli verebilir misiniz?”

Ardından da ekliyor:
“Evde üç çocuğum var, çaresizim!”

Yokuşu zar-zor çıkan yaşlı bir kadın.
Elinde bastonu.
Evinde tencere kaynasın diye istiyor:
“Ne olur yavrum ben de alayım!”

Belediyelere ve kurumlara her gün böyle yüzlerce kişinin başvurduğunu görmek, ekonominin geldiği noktayı en gerçekçi haliyle anlatıyor.

Şahit olduğum birkaç kare bunlar.
Peki ya utananlar!
Derdini anlatamayanlar!
Saklayanlar!
Kimler vardır, kimler!!!

İstedikleri bir koli gıda.
60 liralık bir koli!
Kimisi de 100 liralık yaptırıyor.
Ya da gönlüne göre.

Durum ortada!
Bir paket ‘Ramazan Kolisi’ deyip geçmeyin!!!

Hem Ramazan ayı.
Hem de korona nedeniyle evlerine kapanacaklar.
Tencere nasıl kaynayacak, o önemli!!!

Burada çok çok önemli bir noktaya dikkat çekip, çaresizliğin nasıl ‘şov’a dönüştürüldüğünü de ifade etmem gerek.

Çirkin!
Gerçekten çok çirkin!!!

Birisine yardım yapılırken, şu kameraların çalıştırılması ve fotoğraf çekimi o kadar can acıtıcı ki…

Konuşmalar yapılıyor!
Pozlar veriliyor!
Nutuk üstüne nutuk!!!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, geçen günlerde bir televizyon ekranlarında izlerken söylediği şu cümle hiç aklımdan çıkmadı:

“Binlerce vatandaşımıza yardım yapıyoruz, bir tek fotoğraf karesi gösteremezsiniz yardımları dağıtırken. Allah aşkına, böyle bir şey olabilir mi?”

İnancımız bu ya…
Sağ elin verdiğini sol el bile görmeyecek!

Öyle de…
Baksanıza çevrenize!
Bir davul-zurna çalmadıkları kaldı!!!

Bir cevap yazın