‘Eğitimde fırsat eşitsizliği var!’

Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, koronavirüs salgını koşullarında tamamlanan 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk yarısına ilişkin değerlendirmede bulundu.  Salgın süreci ile birlikte eğitimde var olan eşitsizliklerin daha da derinleştiğine belirten Ünsal, uzaktan eğitimle her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmasının da daha güçleştiğine dikkat çekti.  Eğitim sistemindeki boşlukların yarattığı olumsuz sonuçların öğrenci ve velileri ne koşulda etkilediğine de değinen Ünsal, 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde yüz yüze eğitimi başlatmayı düşünenlere demokratik katılım mekanizmaları oluşturmalarını tavsiye etti.

Ünsal’ın birinci yarı yıl değerlendirmelerden önemli satırbaşları şöyle:

Pandemi ve Uzaktan Eğitim Süreci

Pandemi riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir. Özellikle düşük gelirli ve yoksul aile çocukları ile mevsimlik tarım işçiliği yapan çocuklar normal koşullarda bile eğitim olanaklarından yeterince yararlanamazken, uzaktan eğitim ile birlikte her çocuğun ulaşabileceği bilgisayar, internet gibi teknolojik araçlarının olmaması, çocukların eğitim sisteminden dışlanmalarına yol açmıştır.

Türkiye’de bölgeler, iller,  ilçeler, mahalleler hatta okullarda ve okul içindeki şubeler arasında bile eğitime erişimde hem nitelik hem de nicelik olarak ciddi farklılıklar vardır. Salgın süreci ile birlikte eğitimde var olan eşitsizlikler daha da derinleşmiştir.

MEB’in Not Verme Israrı Eğitimde Eşitsizlikleri Derinleştiriyor

2020-2021 Eğitim öğretim yılı başlangıcında kısa bir dönem seyreltilmiş yüz yüze eğitim uygulaması yapılmış olsa da, pandeminin tekrar yükselişe geçişiyle birlikte yeniden uzaktan eğitim koşullarına dönülmüştür. MEB, eğitimde her şeyin güllük gülistanlık bir havada olduğuna dair algı yaratarak toplumu buna inandırmaya çalışması, bakanlığın süreci doğru yönetemediğini göstermektedir.

Zorunlu Seçmeli Ders Dayatması

Türkiye’de yıllardır ülkenin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarından çok, iktidarın siyasal ve ideolojik hedefleri doğrultusunda hayata geçirilen eğitim politikalarının bazı hallerde öğrenci ve veliler için dayatmacı uygulamaları da beraberinde getirmiştir.  Bu durumun en somut örneği seçmeli derslerin seçimi sırasında yaşanmaktadır. Öğrencilerin uzaktan eğitime erişimde yaşadığı sorunları çözmek için gösterilmeyen çabanın, belli dersleri seçmeye yönlendirmek için harcanması dikkat çekici olmuştur. Bu durum başta laik eğitim olmak üzere, eğitimin en temel ilkelerinin, Türkiye’deki bulunan farklı inanç gruplarının ve eşit yurttaşlık ilkesinin açıkla yok sayılması anlamına gelmiştir.

“Güvencesiz İstihdam, Esnek Çalışma Ve Angarya Uygulamaları”

Türkiye’de uzaktan eğitim süreci, eğitim ve bilim emekçilerinin emeği ve yoğun çabası eşliğinde hayata geçirilmiştir. Yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süresi öğrencileri ve velileri desteklemek üzere daha uzun saatlere, akşam saatlerine ve hafta sonlarına kadar uzamıştır. Okul çağında çocukları olan eğitim ve bilim emekçileri evde sessiz bir yer bulmak için büyük özverilerde bulunarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu çabalara karşın, özellikle kadın emekçilerin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılınmıştır.

Kamu Kaynaklarının Özel Okullara Aktarılması

Devlet okulları sorunlarla boğuşurken,2020-2021 eğitim öğretim yılında kamu kaynaklarından özel okullara yapılacak teşvikler açıklanmıştır. Hükümetin özel okulları teşvik politikası içinde özel ortaöğretim kurumlarının ayrı bir yeri bulunmaktadır. Dershanelerin özel okullara/temel liselere dönüştürülmesi sürecinin de etkisiyle özel ortaöğretim kurumlarının sayısı 2019-2020 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştır. MEB, devlet okullarının yıllardır çözüm bekleyen yapısal sorunlarını çözmek, okulların ödenek ihtiyaçlarını karşılamak yerine, kamu kaynaklarını özel okullara aktarma politikasını sürdürmeye devam etmiştir.

“Yüz Yüze Eğitim Ve Aşı”

MEB, başlayan aşı sürecinde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin taleplerini duymazlıktan gelmeye devam etmektedir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “İkinci yarıyılda yüz yüze eğitimi başlatma yönünde ilkesel bir yaklaşıma sahibiz” açıklaması yaparken bile eğitim bileşenlerinin görüşlerine başvurulmamış, demokratik katılım mekanizmaları işletilmemiştir. 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde yüz yüze eğitimi başlatmayı düşünenler, demokratik katılım mekanizmaları oluşturmalıdır. Eğitim emekçilerinin aşı takvimindeki yeri gözden geçirilerek bir an önce kamuoyuna açıklama yapılmalı ve yeni döneme başlanmadan eğitim emekçilerine yönelik aşılama çalışmalarına başlanmalıdır.

“Sonuç”

2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk yarısında uzaktan eğitim ile ilgili sorunların çözümü için gerekli adımların atılmadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı bir dönem olmuştur. Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden de erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal/uluslararası yasa/sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir. Eğitim Sen olarak bundan önce olduğu gibi bundan sonrada öğrencilerimizin ve eğitim emekçilerinin hakları noktasında mücadelemizin süreceğini belirtiyor; Tüm öğrencilerimize ve eğitim emekçilerine sağlıklı günler, iyi tatiller diliyoruz.”

Bir cevap yazın