Türkiye’nin gündemine dair sosyal medyadan canlı olarak yayınlanan programla vatandaşlara seslenen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; siyasi hesapların, halkın sağlığının önüne geçtiğine dikkat çekerken, devlet ciddiyetinin önemine vurgu yaptı. Koronavirüs salgınıyla mücadelenin sekteye uğratıldığını da ifade eden Meral Akşener, Bilim Kurulu’na da çağrı yaptı. İşte İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in gündeme dair önemli açıklamaları…
“Bu süreci en az hasarla atlatabilmenin, kendimizi ve sevdiklerimizi korumanın en iyi yolu kurallara riayet etmektir. Bunun ebette kolay olmadığını biliyorum. Hem ekonomik kriz, hem de salgın şartlarında evini geçindirmeye çalışan esnafımız var. Asgari ücretle evine ekmek götürmeye çalışan emekçimiz var. Yevmiyeli işçilerimiz ve daha nice çalışanlarımız var.
‘Emeği olanlara teşekkürler’
Tarihimizde defalarca kez yaptığımız gibi bu zorluğun da üstesinden hep beraber geleceğiz. Yine birlikte olacağız. Bu salgından Allah’ın izniyle yüzakıyla çıkacağız. Bu vesileyle salgınla en ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanlarımıza güvenlik güçlerimize ‘Her birimiz, günlük ihtiyaçlarımızı giderebilelim’ diye salgına rağmen çalışan tüm emekçilerimize bir kez daha gösterdikleri özveri için teşekkür ediyorum. Salgında yitirdiğimiz insanlarımıza Allah’tan rahmet tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.
‘Devlet, bu zamanlar için lazım’
Yaşadığımız bu zor günler her tür siyasi hesabın üstünde ortak bir mücadeleyle atlatabileceğimiz günlerdir. Devlet ve millet olarak dayanışma ve birlik ruhuyla aşabileceğimiz günlerdir. Milletimiz bu konuda kendini ispatlamış bir millettir. Vakit, devletin de kendisini ispatlama vaktidir. Çünkü devlet tam da bu zamanlar için lazımdır. Devlet böyle zamanlarda milletinin yanında durur. Geçmişte böyle olmuştur şimdi de böyle olmalıdır.
‘Defalarca uyardık!’
Ama maalesef devleti yönetenlerin gösterdikleri performansa bakınca bilim ışığında değil, siyasi çıkarlar ekseninde atılan adımları görünce milletin sağlığı için değil, Sayın Erdoğan’ın uluslararası imajı için yapılan yardımları izleyince, defalarca uyarmamıza rağmen hala aynı ciddiyetsizliğin sürdüğüne şahit olunca hepimiz adına endişe duyuyorum. Kadim devlet geleneğimiz adına utanıyorum.
‘İYİ Parti olarak dedik ki…’
Dünya, salgını konuşurken bizler İYİ parti olarak dedik ki; ülkemiz ve milletimiz için iktidarın atacağı her olumlu adıma destek olacağız. Bunun gereğini de yerine getirdik. Sürecin başından itibaren Sayın Erdoğan ve hükümetine atılması gereken doğru adımları açıklıkla söyledik. Yapılan yanlışlara işaret ettik. İktidara doğru yolu gösterdik.
‘Madde madde anlattık’
Bundan 60 gün önce daha salgın ülkemize gelmemişken sahra hastaneleriyle ilgili çalışmalara başlayın dedik. Karantina için bölgeleri belirleyin tesisleri hazırlayın dedik. Aşıyla ilgili çalışmalara şimdiden başlayın dedik. İlerleyen süreçte vatandaşın sırtına ekonomik yük binecek bu yükü hafifletmek devletin görevidir ve TC devleti bunu yapabilecek güçtedir dedik. Açıklanan ekonomik paket yetmez genişletin dedik. Madde madde neler yapılması gerektiğini anlattık.
‘Dedik de dedik!’
Devlet böyle zamanlarda milletten para istemez, aksine destek olur dedik. Vatandaşımız zor durumda nakit yardımı yapın dedik. Nasıl olacağını kaynaklarıyla gösterdik. Millet ittifakı belediyeleri bu mücadelede rakibiniz değil aksine çözüm ortağınızdır değerlendirin dedik. Yardım ve dayanışma işlerini belediyelerle işbirliğinde yürütün dedik. Liderleri toplayın ortak aklı masaya yatıralım katkı vermeye hazırız dedik. Derhal zorunlu karantina ilan edin kendi OHAL’ini ilan etmekle olmaz dedik. Dedik de dedik!
‘Ülkeyi de krizi de yönetemiyorlar’
Kimisini duymak istemediler kimisini yapmak istenmediler. Kimisini de yaptılar ama maalesef geç, eksik ve acemice yaptılar. Maalesef gördük ki iktidarın bir pandemi senaryosu bile yokmuş. Gördük ki iktidar akıldan da devlet ciddiyetinden de çoktan kopmuş. Ülkeyi de krizi de yönetemez olmuş. Siyasi hesaplar, vatandaşın sağlığının önüne geçmiş.
‘10 Nisan gecesi şahit olduk!’
Bu durumun son örneğine 10 Nisan Cuma akşamı hep beraber şahit olduk. İçişleri Bakanlığı bir genelge ile 10 Nisan gecesi saat 00.00 da 30 büyük şehrimizde ve Zonguldak’ta sokağa çıkma yasağı ilan edeceğini duyurdu. Duyuruyu gece saat 22.00 de yaptı. Yani, yasağın başlangıcından 2 saat önce. Belediyelerin durumdan haberi olmadı. Sağlık bakanlığının durumdan haberi olmadı. Bilim Kurulunun bir üyesi aynı akşam TV’de ‘Biz sokağa çıkma yasağı ilan edilsin dedik ama böyle yapın demedik’ dedi.
‘Ciddiyet, zaten yok!’
Yani onların bile haberleri olmadı. Yani vatandaşa evlerinde ekmek su bebek maması ve iki günlük erzak var mı diye soran zaten olmadı. Özetle; Sayın Erdoğan’ın o akşam canı sokağa çıkma yasağı çekti ve birden sokağa çıkma yağı ilan edildi. Bilim yok, akıl yok, plan yok, program yok, ciddiyet zaten yok.
‘Aynen böyle dedi!’
Bakın o akşam bu ülkenin İçişleri Bakanı çıktı dedi ki: ‘1,5-2 saatlik bir süreçte bazı kısıtlı bölgelerde bir yığılma oldu. Çok sınırlı sayıda bir birikme oldu. Doğrudur ben bunu öngörmedim. Tecrübem var ama yine de o saatteki bu çok sınırlı birikmenin büyük bir problem oluşturacağını düşünmüyorum.’ Aynen böyle dedi.
‘Tüm emekler 2 saatte heba oldu’
Hal böyle olunca beceriksizce, plansız programsız sokağa çıkma yasağı ilan edilince ne oldu? Vatandaşlarımız panikle sokağa döküldü. Marketlerde, bakkallarda, benzinliklerde kuyruklar oluştu. Haftalardır büyük bir özveriyle evde kalan milletimiz panikle salgını unuttu ve yollara düştü. Haftalardır salgına karşı milim milim aldığımız mesafe iki saatte heba oldu.
‘O millet sokağa çıkar!’
Buradan iktidara sesleniyorum. TV’lere çıkardığınız adamlarınız üzerinden dönüp milleti azarlamaya hakkınız yok. Sen gidip vatandaşa ‘Her şey kontrol atında, paniğe gerek yok’ deyip, sen gidip vatandaşa ‘Stok yapmayın’ deyip, sonra bir gece ansızın vatandaşa hazırlık yapacak zaman bırakmadan sokağa çıkma yasağı ilan edersen, o millet sokağa çıkar. Bu kadar basit!
‘Milletimize fatura edemezsiniz’
Siz önceden haberdar olduğunuz için hazırlık yapmış olabilirsiniz ama hafta içi çalışan, hafta sonu evinin haftalık ihtiyacını, pazarını yapan vatandaşımıza bu tür eziyetler çektirip, panik yaşatamazsınız. Size güvenip erzak stoku yapmayan bir babadan böyle bir durumda evde kalmasını bekleyemezsiniz. Devleti babasının çiftliği, ülkeyi de şahsının tapulu mülkü zanneden anlayışla beceriksizliğinizi milletimize fatura edemezsiniz.
‘Siyasetin merkezine milleti koyun!’
Buradan sizin huzurunuzda bir kez daha Sayın Erdoğan a çağrıda bulunuyorum. Uyarılarımızı zamanında dikkate alıp süreci daha az kayıpla atlatabilmek hala mümkün. Sen bu ülkenin cumhurbaşkanısın. Siyasetinin merkezine kendini ve yakın çevreni değil, milletini koymak zorundasın. Siyasal iletişim kampanyalarını artık bırak. Bu zor günde vatandaşının yanında ol.
‘15 günlük zorunlu karantina şart!’
Devlet aklıyla, Bilim Kurulunun önerileri çerçevesinde hazırlanacak ve devlet ciddiyetiyle uygulanacak bir programla; ülke genelinde 15 günlük zorunlu karantina ilan edin. Buna paralel olarak ekonomik destek paketini salgından birincil dereceden etkilenip doğrudan zora düşen vatandaşlarımıza direkt nakit yardımı da içerecek şekilde milli gelirimizin en az yüzde yedisi seviyesinde genişletin. Karantina süreci içinde yoğun bir tarama kampanyası başlatın. Covid-19 vakalarını daha geniş ölçekte belirleyip haritalandırın. Tanı konulan hastaların yakınlarını da takibe alın.
‘Bilim Kuruluna önemli çağrım var!’
Sözlerime son verirken Bilim Kurulunun değerli üyelerine seslenmek istiyorum. Sizler bilim insanlarısınız. Meslek etiğiniz sizlere her zaman doğrunun peşinden gitmeyi her şartta doğruyu söylemeyi şart koşar. Sakın ola ki mesleki itibarınızı siyasilerin bireysel hesaplarına kurban etmeyin. Siz; Türkiye’nin saygın bilim insanları olarak ülkemizin içinde bulunduğu bu zor zamanda çok önemli bir görev üstleniyorsunuz. Ya sonuna kadar doğruları söyleyin iktidarı doğru yola sokun, ya da onurunuzla o kuruldan ayrılın. Bu, sizi bulunduğunuz yere getiren bu topraklara bu millete olan borcunuzdur.
‘Mutlaka Evde Kal Türkiye!’
Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha ‘Evde Kal Türkiye’ diyorum. Kimse endişelenmesin bugünler de elbet geçecek. İktidar kendine yakışan biçimde çalışmasa da herkes bilsin ki Türk Milleti asla yalnız ve çaresiz değildir. Allaha emanet olun saygılar sunuyorum.”