Pragmatizm

Dünyamıza yön ve ders veren kovid-19 Pandemisi, beraberinde birçok konuyu da tartışılır hale getirmiştir. Yeni dünya düzeni olarak adlandırılan ve vahşi Kapitalizmin dünyayı bir ahtapot gibi sarmasından ulus-devlet argümanından önce Ekonomi-politik de kendine yer bulan uluslar ötesi şirketlerde bu salgın sonrasında nasıl ve nerelerde yanlış yaptıklarını mutlaka sorgulayacaktır. Ulus-devlet yada refah devletinin idamını onaylayan küresel vahşi kapitalizm; yaşanan bu süreçte ve süreç sonrası ortaya çıkacak ekonomik, toplumsal, kültürel ve teknik alanlarda şimdiye kadar yaptıklarının hesabını verme konusunda, bir değerlendirme yapacakları, kaçınılmaz olacaktır. Daha fazla kar, daha fazla kazanç sarmalında dünyanın bütün bakir alanlarını ele geçirip, yatırım, üretim, pazarlama süreçlerini Makyevelist bir anlayışla yönetmişlerdir.

İnsanları öldürmek için milyon dolarlarca canavar makinalar üretip, bunları keyifle pazarlayanlar, öngörülmeyen böyle bir salgın karşısında insanları yaşatmak için çaresiz kalmışlardır. Dünyanın 80 sonrası Fordist üretim anlayışından Post-fordist üretim anlayışına evrilmesinden sonra, siyaset terminolojisi de kendi ara yüzünde bir takım yeniliklere giderek Pragmatik yaklaşımı, iktidarda kalmak ve iktidarını sürdürmek aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Bu felsefe akımı; popülist alışkanlıkları ve Makyevelist ahlaki(gayri-ahlaki) yapılanmayı teşvik etmiş, rasyonel aklın yaratıcılığında ki bilimsel verilerle işlenmiş doğru ve gerçeklikler, Pragmatik siyasetin dışarıya süpürdüğü argümanlar olmuştur.

Küresel dünya düzeninde bizim gibi görünen demokrasilerde oluşan yönetim sistemlerini ve üçüncü dünyayı çok etkileyen Pragmatizm; dinin siyaset ve demokrasiden bağımsız olmadığı, Ortadoğu Kültürünün hüküm sürdüğü bu kabil ülkelerde, bu günü birlik ve faydacı yaklaşım, seçmenlere şirin görünme, onları kazanma, bu arada iktidarını sürdürme aracı olarak, stabil duruma gelmiş, milletin eğitim ve kültür durumu ve seviyesine uygun olarak ta din; hep bu yaklaşımın sac ayağı olmuştur.

Kovid-19 Pandemi süreci, birçok ülkede olduğu gibi bizde de kral çıplak demeye zemin hazırlamış, ekonomik veri ve parametrelerinin bu salgın karşısındaki durumu, tartışılır hale gelmiştir. Merkezi hükümetin salgını önleme noktasında sokağa çıkma yasağı ilan edememesinin arka planında hep kırılgan ekonominin enfekte olmuş parametreleri yatmaktadır. Bu zorlu süreçte alınan kararlara uyan esnaf-sanatkarlar ile gündelikçi, geçici işçi, yevmiyeci ve benzeri grup ve adlarla çalışanların bir çoğu işten çıkarılmış, büyük firma ve şirketler ise çalışanlarını zorunlu ücretsiz izine çıkarmayı yeğlemişlerdir. Bir anda işinden, gücünden, aşından, ekmeğinden olan bu insanların, ekonomik güvenceleri sıfırlanmış, sosyal devletin misyonlaştırdığı kutsal devlet baba bu süreçte aranmaya başlanmıştır.

Ülkemizde açıklanan istikrar kalkanı paketinde bile pragmatizmin izleri görülmüştür. Yaklaşık 18 yıllık iktidar döneminde milyonerler sınıfına adını yazdıranlar, zenginliğine zenginlik katanlar, ucube yap-işlet-devret modelinin tüm çıkmazlarını hazineye yükleyen geçiş garantili, yol, köprü ve tünel yapanlar, yolcu garantili hava limanı ve hasta garantili hastahane işleten elit müteahhitlerden bu sürece bir katkı noktasında şimdiye kadar bir ses çıkmamış olması sizce de düşündürücü değil midir?

Elit ve pragmatik yaklaşım ne yazık ki dinimize de sirayet etmiş, virüs salgınından dolayı kılınamayan Cuma ve cemaat namazlarına vekaleten, seçilmiş cemaat ve camii‘nde Cuma namazı kılınmış, bu İslam’ın yüceliğine uymayan davranış, sağduyulu insanların vicdanında karşılık bulamamıştır. Ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu günlerde, yerel yönetimlerin başlattığı bağış kampanyalarına hükümetin kontratağı damga vurmuş, yardım ve dayanışmada bile, tıpkı Cuma namazında olduğu gibi Makyevelist Pragmatizm etkili olmuştur. Oysa bu koşullarda sağlık ve ekonomik durum milli ve partiler üstü bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

Bir cevap yazın