Hatay Tabip Odası(HTO), dünya genelinde pandemiye dönüşen ve ülkemizde de vaka sayısı giderek artan COVID 19(korona virüsü) salgınına karşı önemli açıklamalar yaptı. Salgının önüne geçmek ve en az zararla atlatılmasını sağlamak amacıyla üzerlerine düşen görevi yapmanın sorumluluğunu taşıdıklarını ifade eden hekimler, Sağlık Bakanlığı’nın vatandaşlara kalabalık ortama girilmemesi, el hijyeni, sağlanması, maske takılması ve zorunlu olmadıkça evden çıkılmaması gibi tedbirlerin yerinde kararlar olduğunu, ancak salgın tehlikesini ortadan kaldırmaya yetmediğine dikkat çekti.
Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu adına Başkan Dr. Cengiz Haksöz, durumun ciddiye alınıp, sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini ifade ettiği açıklamasının önemli satırbaşları şöyle:
‘Virüsün yayılmasını önleyici tedbirler
gerekiyor”
“Virüsün yayılmasını önleyici tedbirlere, vakalar çoğalmadan biran önce
başlanmalıdır. Tüm dünyada sağlık otoriteleri, mecbur kalınmadıkça ‘kalabalık
ortamlardan uzak durulması, kişisel direncin yüksek tutulması, özellikle el
hijyenine önem verilmesi ve sağlık kuruluşlarına gereksiz başvurulardan
kaçınılması’ gerektiğinin altını çizmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar
aldığı önlemler yerinde olup, testlerin yaygınlaştırılması ve sağlık
kuruluşlarının hazır hale getirilmesiyle ilgili çalışmalar sürmektedir. Ancak
sadece devletin aldığı önlemlerle salgın tehlikesi ortadan kalkmamaktadır.
Vatandaşların, durumun ciddiyetini kavrayıp, kendi davranışlarını da buna göre
düzenlemeleri gerekir. Aksi takdirde, İtalya örneğinde olduğu gibi salgın hızla
yayılabilir.
İnsandan-insana yakın temastan kaçının!
Hastalığın başlıca bulaşma yolu, öksürük-aksırık esnasında solunum yolu ile ortama saçılan damlacık enfeksiyonu ile olduğundan, bulaşmayı engellemek için solunum yolu enfeksiyonlarından korunma önlemlerine uyulması önerilir. Bunun ilk şartı, insandan-insana yakın temastan kaçınılmasıdır. Yakın temasın anlamı; hasta bireye yaklaşık bir metre mesafede bulunmak, öksürük-aksırık esnasında solunum yolu ile saçtığı damlacıklara maruz kalmak, öpüşmek, sarılmak gibi durumlardır. Çünkü böylelikle virüs, yakındaki kişinin ağız, burun, göz mukozasına ulaşabilir.
El hijyeni çok
önemli!
El hijyeni, hastalıklardan korunmada oldukça önemlidir. Bu nedenle ellerinizi
sık sık su ve sabun ile yıkayın. Eller yıkanamıyorsa, alkol bazlı dezenfektan
tercih edilmelidir. Öksürürken veya hapşırırken, ağız ve burun dirsek veya bir
kağıt mendille kapatılmalıdır. Soğuk algınlığı, ateş veya öksürük gibi grip
semptomları olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalıdır. Ateş, öksürük,
solunum güçlüğü gibi belirtiler gösterenler, en yakın sağlık kurumuna
başvurmalıdır.
Normal kişilerin sürekli maske kullanmasına gerek yok!,
Okulların kapatılması, çocuklarımızın birlikte dışarda zaman geçirmesi için değil, birbirlerinden ayrı kalması için alınmış bir tedbirdir Bu dönemde AVM, sinema, toplu çocuk oyun alanları gibi yerlerden uzak durulması gerekmektedir. Öksüren hastalar mutlaka kâğıt mendille ağzını kapatmalı, dışarı çıkılması gerekirse, normal bir tıbbi maske kullanmalıdır. Bunun dışında normal kişilerin sürekli maske kullanmasına gerek yoktur. Yurtdışından gelenler, sınırda kontrol edilip, hastalık belirtisi yoksa bilgilendirilip ‘evde dinlenmek ve 14 gün içinde ateş öksürük solunum güçlüğü olursa’ sağlık kuruluşuna başvurmaları önerilmekte idi. Bundan sonra sorumluluk tamamen vatandaşımızdadır.
Hasta, önce yakınlarını etkiler!
Yeterli duyarlık gösterilmezse ve kişi hastalık
taşıyorsa, kendisiyle beraber önce en yakınları hastalanacaktır. Özellikle
bugünlerde, umreden gelenler yaygın olarak ziyaret edilmektedir. Bu tür
ziyaretlerin de en azından 14 gün ertelenmesi, hastalığın yayılmaması için
yararlı olacaktır.
Yeni başlayan zorunlu karantina uygulaması, son derece yerinde bir karardır.
Ancak daha önce karantina olmadan gelenlerin de yerlerinde tekrar kontrolü
gerekir.
Sağlık kuruluşlarına
dikkat!
Sağlık kuruluşları, hastalığın en çok bulunabileceği yerlerdir. Çok gerekli
olmadıkça, hastane ve ASM’lere de gidilmemelidir. Vatandaşların, durumun
ciddiyetini kavrayıp gerekmedikçe evlerinden çıkmamaları, kalabalık ortamlara
gitmemeleri, sosyal hayatlarına bu akut dönemde eskisi devam etmemeleri oldukça
önemlidir. ‘Sosyal mesafelenme’ olarak tanımlanan bu durum, bizi İtalya
örneğinin aynısını yaşamaktan kurtarabilir. Yoksa bu dönemde bireysel olarak
yeterince almadığımız önlemler sonucu, ülkece karantina sürecine gidebilir ve
çok ağır kayıplar yaşayabiliriz.”