Haftaya başladık.
Pazartesi sendromunu da aştık.
‘Sevgi’yi konuşalım bu kez!
Bugün de duygu dünyanızı şöyle bir test edin. Bu yazının her satırını özümseyerek okuyun ve ‘sevgi’nin gücünü bir kez daha keşfedin.
Hayatın çok kısa olduğunu anladıysanız eğer, çok mutlu ve huzurlu olacağınızdan hiç şüpheniz olmasın.
Öncelikli hedefimiz tartışılmaz:
“Sağlıklı olmak”
Ya sonrası?
Gülmeseniz de, bir tebessüm yeter.
Mutlu yüzler nasıl da artar görün!
İçten bir ‘Merhaba’!
Evden çıkarken komşularınıza.
Yolda yürürken karşılaştığınız tüm insanlara.
Esnafa.
Dolmuş şoförüne.
İş arkadaşlarınıza.
Kartopu gibi büyüsün ‘Merhaba’lar.
Sokak kedisini de unutmayın!
Bahar çiçeklerini.
Ağaçları.
Masmavi gökyüzünü de!
Çocuk mu gördünüz?
Saçını okşayın.
Onlarla oynayın.
Önemli olduklarını hissettirin!
Ne ekersek, onu biçeriz!!!
Peki ya yaşlılar?
Orada durun!
Kıymetlerini bilin.
Hazinedir onlar.
Onları unutmak, geleceğimizi unutmaktır!
Sevgi.
Samimiyet.
Paylaşmak.
Dostluk.
Barış.
Bunları da unuttuk mu ne?!?!?!
Verin elinizi, hadi şimdi!
Birbirimizi sevmeye çok ihtiyacımız var, çoookkk!!!
Uzatın elinizi.
Sevgi çemberi oluşturalım.
Büyüsün.
Türkiye’yi sarsın.
Sonrasında daha da büyüsün.
Tüm dünyayı sarsın.
Uzakta aramayın.
‘Sevgi’, parmaklarınızın ucunda!
Hadi uzatın elinizi!!!