-Bir zamanlar İskenderun!
-Hey gidi günler hey!
Mazide kalanları konuşup duruyoruz.
Vay ‘İskenderun’um vay!!!
Türkiye’nin en önemli sahil kentlerinden biri olmasının yanında, ticaret kenti olarak da tanınır İskenderun… Sanayi ve ticaretin harmanlandığı bu güzel kentimizdeki hareketlilik ve canlılık gittikçe azalıyor ve çok garip bir durum dikkat çekiyor.
Bomboş caddeler.
Sessizlik.
Bir bir kapanan dükkânlar.
Ve…
Çarşıda esnafın perişan hali.
Parklar işsizlerle dolu.
Emekliler banklarda oturuyor.
Kimsenin yüzü gülmüyor.
Umutsuzluk.
Çaresizlik.
Ne oldu o gülen insanlarımıza?
Sahil, Suriyeli kaynıyor.
Çocuklar trafik ışıklarında dileniyor.
‘Millet Parkı’, ‘Suriyeli Parkı’na dönüşmüş!
Yol güzergâhları çorbaya çevrilmiş!
Mesai bitiminde koşuşturan insanlar.
Hızlı.
Bir an önce eve ulaşma telaşı!
Sonrası ilginç!
İskenderun, terk edilmiş kasaba gibi!!!
Esnafla sohbet ediyoruz.
Caddeyi gösteriyor.
Çarşıyı işaret ediyor.
Diyor ki:
“Nereye kayboldu o eski canlılık?”
Bir şeyler oluyor!
Ama…
Ne?????
Sokaklar da bomboş!
Çarşı da bomboş!
Sanayi sitesi de bomboş!
Issız bir şehir olduk, çıktık!!!
Esnaf çok dertli.
İşler kesat!
Ne yapsınlar ki?
Herkes şaşkın!!!
Aldanmayın üç-beş hareketliliğe!
O yolda gidip-gelen kalabalık farklı.
Alışveriş yapacak gücü mü kaldı vatandaşın?
Ama…
Çözüm için uğraşan yok!!!
Herkes birbirine soruyor:
“İskenderun nereye gidiyor?”
Yöneticiler oturup buna kafa yorsun!
Gerisi sadece teferruat!!!!!!!!!